Eleştiri: Inception | Kültür&Sanat

Kültür-Sanat Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

RÜYANIZ HAYROLSUNINCEPTION

Christopher Nolan sürekli kendisini yenileyen ve geliştiren bir yönetmen. Prestij'den sonra Batman serisi ve malum serinin ikinci filmi The Dark Knight, Nolan'ın zirve yaptığı yerdi. Durum böyleyken, izleyici ve yorumcular arasında yönetmenden yeni bir şaheser beklememek üzerine gizli bir anlaşma yapıldı sanki. Bu çok sevdiğimiz bir yönetmene karşı "yaratıcılığını nadasa bırakabilmesi" için tanınmış bir tür ayrıcalıktı. Oysa Nolan hepimizin ezberini bozacak bir sürpriz yaptı ve yılın en iyi filmi ile tüm yaptıklarını sollayacak bir bilim kurgu destanı yazdı.

Inception'da, Nolan'ın The Dark Knight'ta uyguladığı politikanın bir nebze daha yoğunlaştırılmış halini görmek mümkün. Hans Zimmer'in hazırladığı ses kuşağının verdiği gerilim hissiyle bir şehrin ya da bilinçaltının nasıl kurulduğunu görüyoruz. Bu nedenle filmi "hepsi bir rüya" klişesi ile suçlamak yersiz oluyor. Çünkü film tamamen rüyalarımız üzerine bir film. Ki bu rüyaların nasıl iç içe geçtiğini, birbirine dolandığını ve hepimizin aynı rüyayı görsek bile kişisel bir parçamızın mutlak kaldığını film boyunca izliyoruz. Nolan her zamanki gibi bir klişeyi alıyor, onu evirip çeviriyor ve sahip olduğu kalın hatlar ile süsleri çıkarıp klişenin sahip olduğu gerçeği açığa çıkarıyor.

The Dark City ile Minority Report'un özel bir karışımını bulabileceğimiz Inception, uzay operalarından ziyade insan zihninin karanlık labirentlerinde geçen Philip K. Dick tadındaki bilim kurgulardan hoşlananlara ayrı bir keyif sunuyor. Akıl dışında kalan ve hepimizi ürküten bilinçaltını, yalnız karanlık yönleri ile değil, ortaya çıkartılmayı bekleyen diğer anlatı olanakları ile ele alan Nolan, insan zihnini aksiyon dolu bir mahşer alanı olarak yeniden yorumluyor. Bu kaygan zeminde kesinleşmiş sabitliklere ulaşmak mümkün değil, bu nedenle sürekli yer değiştiren bir oyun planı kuruluyor ve her değişen oyun da bambaşka bir aksiyona gebe. Daha afişinde bize satranç taşlarını hatırlatan oyuncuların dizimi boşuna değil. Film boyunca akıllıca dizayn edilmiş dönüşümlere tanıklık ederken, onun son derece sofistike bir aksiyonla yaptığı dansı izliyorsunuz. Green screen ekranından çıkan efekt yüklü görüntüler dışında herhangi bir albenisi olmayan filmler içinde Inception bu yılın değil, Matrix sonrası bilim kurgu-aksiyon sinemasının en zekice örneğini oluşturuyor.

Ocean's Eleven tarzı bir ekip toplama ve bir casusluk öyküsü izlediğimiz Inception yalnızca sahip olduğu estetik aksiyonla sınırlı değil. Yüzeyde takip ettiğimiz bu "görevimiz tehlike" öyküsüne, Cobb karakteri vasıtası ile trajik bir aşk hikayesi de eşlik ediyor. Zihnin bu karanlık tarafı, Nolan'a göre yalnız kaotik bir mahal değil, aynı zamanda anılarla örülmüş bir tür hapishane işlevi de görüyor. Daha önce yanlış anlaşılmaların ne denli bilinçli olduğunu izlediğimiz Memento ve anıların bir rekabet alanına dönüştüğü Prestij'de benliğin sınırlarını sorgulayan Nolan, bu kez ikisini sentezleyerek hafızanın paradokslarını ortaya koyuyor. Film boyunca labirentlerin ve paradoksların oynadığı role bu nedenle dikkat etmek gerekiyor.

Michael Mann tarzı bir öykü anlatıcısı olan Nolan, Inception'da bir ustasına daha saygı duruyor. Filmin Hitchcockvari bir tada sahip olduğunu görünce, Nolan'ın neden bu kadar iyi bir yönetmen olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Nolan klasik anlatı sinemasının olanaklarını avangardla birleştiren ve çok özel bir harmana sahip olan yöntemini Inception'da mükemmelleştiriyor. Nolan da ustası Hitchcock gibi entelektüel kapasitesi oldukça gelişkin, ama bir o kadar da kolay izlenebilir bir sentez çıkarıyor. Meta-sinemanın hala hayatta olduğunu duyuruyor.

Oyunculuklara gelince yönetmenin usta işi bir kast çalışmasına imza attığını söyleyebiliriz. Leonardo DiCaprio’nun Shutter Island'dakine benzer bir rolle karşımıza çıkması tatlı bir tesadüf. Ellen Page her zamanki gibi çok iyi. Bununla birlikte Nolan bildiğimiz bir ismin çok özel yeteneğini keşfediyor. Joseph Gordon-Levitt kendisine olan güveni boşa çıkarmıyor ve filmi DiCaprio ile birlikte taşıyor.

Nolan, Inception ile çoktan kazandığı sinemasal yetkeyi şık bir çerçeve ile sinema salonlarına asıyor. Kaçırılmaması gereken bu film, aynı gün içinde bir kez daha izlemek isteyeceğiniz ender bir film keyfi yaşatıyor.

Online dergiler Online dergiler