Yeşil Dünya - Gizem Çavuşoğlu | Makaleler - Kasım & Aralık 2011

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

YEŞİL DÜNYA

Hayat parmak uçlarında acılarımızla sevişmeyi öğretti bize. Dar bir o kadar da kirli sokak aralarında düşmeden koşmayı öğretti…

Kaygıyla yontulmuş beyinlerde büyüttü aileler çocuklarını yıllarca. Yapma, bakma, dokunma, düşünme, konuşma… Yasaklar yasakları türetti ve tabi beraberinde de cezaları… Suçlular ilan ettik. Mesela cenaze törenlerinde kırmızı giymek abestir. Mutlu insanların etrafındayken ağlamak doğru olmaz. Ya da büyük konuşuyorsa dinlenmeli, aksi düşünülemez.

Bunlar masumane, içten içe kemiriyor olsa bile kabul edilebilir yaklaşımlar. Fakat bazıları var ki, susmak cinayet işlemek kadar suç, konuşmak kafirâneydi. Mesela yanlışları söylemek suçtur. Çünkü o yanlışlar çoğunluğun yanlışına göre doğrudur. Ne de olsa çoğunluğunda dediği gibi; çoğunluğun dediği olur. Birde gözlerini yeşil bürümüş koca kafalı adamlar var. Ben onlara paranın yonttuğu beyinsizler diyorum. Her gün kara kutuda raks ediyor, beyinleri yıkıyorlar. Demokrasi, devletçilik, laiklik ve bir sürü zırva…

Aslında o terimlerin hepsi de çok anlamlı ve değerli. Fakat güç sahibi, birçoğu koca kafalılardan oluşan, sade yeşil gören adamlar tarafından kirlenmiş terimler… Bizde çaresizliğimizi izliyoruz susa susa. Hele biri çıkıp konuşmaya görsün. Hepsi tarafından taşa tutula. Peki kim konuşacak? Kim verecek şu yontulmuşların ağzının payını? Sorarım kim?!

“Ne yapalım yani karşı mı çıkacağız? ”
“Ne yani baş mı kaldıracağız?”
“Aman sesimizi duyarlar.”
“Aman bizi düşman sanırlar.”
“Gücümüz yetmez ki biz neyiz, bir garip kul.”
“Allah’ım sen büyüksün bir çare bul.”

Ey acizim sorarım sana; tedbir almadan tevekkülün kime? Ey acizim sorarım sana; Allah hiç verir mi güzeli, güzeli gerçekten istemeyene?

Hal böyleyken ne yazık ki birçok hali harap halinden hoşnut; bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasını oynuyor. Oysa yılan çoktan soktu, zehirden böyle konuşuyorlar. Kimi nerede yaşadığından bile bihaber. Kiminin tarihi dünden bile ibaret değil. Kimi ibretlik, aynası yok.

Kimiyse çalışıyor geleceğe küçücükte olsa ışık tutmak için… Fakat yetersiz kalıyor tabi yeşil gözlü adamlar var... Nede olsa bol şakşakçı. Ve nede olsa onlar yeşil gözlü… Ve bu yeşil gözlü adamlarında yasakları var ve yas’ak olmayanları;

Güçsüzsen boyun eğeceksin, güçsüzsün! 
Dini kullanmak sünnettir, yerini bileceksin!
Devlet birdir, bölünemez ama vatan satılıktır çok veren alır!
Rüşvet vermek suçtur, almak hak!
Torpil diye bir şey yoktur, herkes eşit çerçevede işlenir. Arkadaş bizim köyde Hüseyin amcanın yeğeni, gereği yapılsın!

Ve daha binlercesi…

Yeşil gözlü adamların yeşili çok ve yeşili gören hadsiz hemen yeşili yakıyor.

Çok değil, sıra bize geliyor… Bize de buyur geçin diyenler olacaktır, nede olsa ilk kapıyı açan bizdik.

Yolumuz açık ola…

Ama umut bu ya; Manço’nunda dediği gibi, “Ali yazar, Veli bozar. Küp suyunu çeker azar azar…”

Elbet bu düzeni biri bozar. Elbet yeşilini çeker dünya, azar azar…

Gizem Çavusoglu

Paylaş


     Gizem Çavuşoğlu'nun Eski Yazıları

 

Online dergiler Online dergiler