İnternet Tiryakiliği: "Bağlanmayacaksın.."

Said Doğrul tarafından yazıldı. Aktif .

 

İnternete girmediğin gün vicdanın çimdikleniyor mu?

Kendini huzursuz hissedip, yapman gereken her şeyi askıda bırakarak bilgisayarın başına mı geçiyorsun?

Kanlanmış gözlerine karşın, monitör karşısında ihtiyacından fazla süre tüketip, tiryaki bir tavırla yeni bir ‘sayfa’ mı yakıyorsun?

Uyanır uyanmaz ekrana odaklanıp, eroinmanvari bir tutumla Facebook’u gözlerine enjekte mi ediyorsun?

Postu masaüstüne serip, planlarını geri dönüşüm kutusuna mı postalıyorsun?

Eğer cevabın evet ise, geçmiş olsun dostum: Sen de bir bağımlısın.

***

‘Bağlan’ butonuna basar basmaz benliğin bileğini büküp, beton bağlamış bataklığında beyni boğan bir buluş: İnternet.

Kablosuz ağına sardığı iradeyi simge durumuna küçültüp, zihinde yeni sekmeler açan bu azgın iştah, gigabyte dolusu ömürleri ‘windows’lardan aşağı atıyor.

Farenin peşinde koşturulan 1 saat bile, ortalama yaşam süresinden üç yıl koparıyor. 1,7 milyar internet kullanıcısı için bu varsayım, günde 196 bin yıla tekabül ediyor. Sadece bir saatlik kullanım iyimser bir faraziye olsa da, yaklaşık 3.000 insan hayatının zavallı gölgesi zaman perdesine aksetmedenbir günde yitip gidiyor.

Yaşamak birçok kimse için yiyip içerek ölümü beklemektir.

Tüm çağların bu değişmez prototipi, geçmişte ‘bir safa bahşedip’ Sadabad’a yürürken; bugün, uyuşukluğun en son güncellenmiş versiyonuyla klavye tuşları arasında volta atıp, space’in boşluğunda yuvarlanıyor.

Hayatı uyku durumunda bekleten programlar, uykusuzluğu download ediyor.

Milyonlarca insanı kıskacına sıkıştıran bu salgın, kafatasının kıvrımlarını kuşatıp sandalyelerden kaldırmıyor.

Günümüzde, çelme takan kablolardan sekip mavi ekranlara düşen insanoğlunu önce MSN titreştiriyor, sonra sair sosyal paylaşım sitelerinden yeni bir ileti alınıyor ve nihayetinde Twitter’ın 140 karakteri ömür kısaltıyor.

Güzel ve rezili içinde eriten asidiyle müptezelliğini zerrelerimize ilikleten İnternet, müptelalarını irrasyonelleştirerek idrakleri iptal ediyor.

Forum sayfalarının tıkladığı teraziler, haber sitelerinin sunduğu flaş gelişmeler, Facebook’un dürttüğü şişirilmiş egolar... 

Kapağını kapatamadığımız laptop, dizimizden düşmedikçe ayağa kalkmamız imkansız.

Vaktiniz kotasız değil.

Radyasyonun sersemlettiği geleceğimiz, geçersiz bir işlem yürütmek suretiyle yok edilmeden, Alt-F4 butonuna basmak gerek.

Çünkü insanoğlunun hayatı bir bestedir ve ancak ardından çalındığı zaman o insan yaşamış sayılır.

Winamp’ın bize bu konuda yardımcı olacağını pek zannetmiyorum.

Yazar Hakkında

Said Doğrul

Said Doğrul

İlk ve orta öğrenimini, gözünü açtığı şehirde tamamladı. Hukuk okumak üzere Bursa akvaryumundan İstanbul deryasına kulaç attı. Bir müddet tiyatro ile oyalandı, üç-beş kısa filmimsi çekti. İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku yüksek lisans programında temaşager, aynı kurumda Sosyoloji lisans talebesi. Sıfat değil, eylem olarak ‘yazar’lığını, editörlüğünü de yaptığı Fikir Adası e-dergisinin yanı sıra, sair süreli yayınlarda sürdürüyor. Şu an ise uzak ülkelerde, davulun sesinin geldiği yeri bulmaya çalışıyor. İleride cennetlik olmak istiyor.

 

Kafa Kâğıdı:       |  

Online dergiler Online dergiler