Hayır Demeyeceğim! Bütün Kabahat Benim - Aysel Serpil Görgün | Makaleler - Eylül 2010

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

HAYIR DEMEYECEĞİM! BÜTÜN KABAHAT BENİM…

Atadan kalma şartlanmaların bugün somut iki neticesi vazgeçilemeyen “Güçlü Ordu Güçlü Devlet” fenomeni ve seçilmiş bir iktidarın sivil anayasa çalışmalarına koparılan yaygaradır.

Onun içindir ki seksen yedi yıllık geçmişinde demokratik yollardan bir anayasa yürürlüğe sokamamış toplumun altı yaşından itibaren ulusalcı bilinçle yetiştirilmiş fertlerini yargılamadan ipe götürme basiretsizliğine kapılmayacağım.

Ulusalcı bilinç diyorum; sosyalistiz naralarıyla gönülleri sarhoş eden kitlelerin avuçlarına 82 anayasasını alıp sol ellerini yukarıya kaldırmalarını nasıl bir bilinçaltıyla açıklayabiliriz, bilmiyorum.

Ancak gömleklerinin üstüne apolet takmış, Dersim canavarı CHP ile omuz omuza bu yola koyulduklarına göre kabak aşısı yapılmış karpuzdan daha kof bir görüntünün var olduğu gerçek. 

[Hey gidi Pavlov ve Freud ne büyük adamlarsınız!]

Türk Silahlı Kuvvetlerimizdeki dostlarıyla bütün statülerden soyutlanmış olarak yan yana yargılanmak şerefine nail olmak istemeyen anne muhalefet partimiz, anayasa değişikliğinin AKP iktidarını güçlendireceği düşünce ve iddiasıyla seçim kampanyası yaparmışçasına hayır propagandaları yürütüyor.

Anayasa paketinde genel seçimlerle ilgili bir değişiklik olmadığından bu hareketi CHP’nin önümüzdeki seçimleri de kazanamayacağının kendileri tarafından asil kabullenişi olarak görmekten başka bir şekilde yorumlama seçeneğimiz kalmıyor.

İyimser bir geçmiş olsun da denebilirdi ama bu apaçık bir başınız sağ olsundur. Tavsiyem; on yılların getirdiği çözüm üretememe problemlerinigenel başkanlarının ayağını ahlaksızca kaydırarak değil; sorunları realist bir tabanda ele alarak çözmeye çalışsınlar ve sorsunlar kendilerine:AYM’nin 11 üyesini cumhurbaşkanı atarken yargı kimin elindeydi?

Yoksa kuvvetler ayrılığı sadece yargı-yasama kombinasyonunda mı zedeleniyor?

Ensest evliliklerle özürlü çocuklar meydana getiren üst kademe yargı organlarındaki kir bağlamış kadrolaşma artık sacayağının diğer ikilisinin kanatlarında kendini gizleyemez, gizleyemeyecektir.

Bir de… Bu değişiklikte yer almayan, yakın gelecekte hiçbir değişikliğe konu olamayacağını düşündüğüm bir madde vardır ki: Madde 66. 

Aynen şöyle geçer: Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Sonra her etnik kökeni ayrı ayrı yazacak mıyız diyenleri düşünüyorum, sonra da yarım yamalak bir açılım düşünüyorum on parmaklar gırtlağında.

Sonra düşünmemeye karar veriyorum, sırf kendilerine zulmedenlere ceza yolu açan anayasaya evet mi desinler, yığılmışken sorunlar çıkılan dağlar gibi... Ya da ot bitmeyen dağlara makineli tüfekleri taşıyıp terörü körükleyenlere mi sorsunlar?

Ama en iyisi sayın Gül'e söylesinler, güvercinin ayağında İmralı’ya mesaj gitsin. Bırakalım boykotlasınlar, su yatağını bulur.

Şimdi ucundan gösterip bak bizi seçerseniz öyle yapacağız böyle yapacağız diyen AKP, bu işi iktidarının ikinci döneminin son dakikasınabırakmasaydı başka şeyler düşünülebilirdi.

Mesela Ahmet Necdet Sezer döneminde cumhurbaşkanının yetkileri çok denip daha sonra adeta başkanlık rejimi yerleştirilmeye çalışılmasaydı, eksenimizi kaydırmak değil de eksenimizi kaydırtmasalardı, sendikal haklarla YAŞ’ın sınırını aynı kalemle çizip halkı farklı konularda tek bir karara itmeselerdi... vs. değiştirilmesi gereken çok şey vardı; evet.

Ancak ben yapılan dayatmalara, elle çevirilen dolaplara pek sıcak bakamıyorum.

Yavaş ve yaşlı işleyen bir yargının köklü değişimi gerekli.

Yetmez ama evet deyip beklemek için fazla geç, seçimi referandumla garantilemek içinse fazla uyanık değiller. Devletin kutsal kitabı bu denliucuz siyaset malzemesi haline geldiği için fazla mağrur bu günlerde.

Her şey fazla üst üste geliyor gibi. Muhafazakar bir partinin taslağına evet diyemedikleri için boykot diyen solculardan değilim,ben bu oyunu bozarım diyen postmodern tatar ramazanlardan da…

Bir şeyler paylaşılırken altta ezildiğini bile bile sağa sola nevale taşıyanlardan olmamak için referandum günü bir Menderes belgeseli izleyeceğim. Bir de şekersiz çay içeceğim.

Bildiğim bir şey var ki ben olmasam da ölmesem de görmesem de bu oyunun cast ekibine bir teşekkür borçluyum.

Elveda smokinli jakobenler…

Pardon, au revoir!

 

Aysel Serpil Görgün

Paylaş


     Aysel Serpil Görgün’ün Eski Yazıları

Online dergiler Online dergiler