Ruhu Kaybetme Üzerine Düşünceler | Muhammed Said Çakır

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

'RUHU KAYBETME' ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

'Ruhunu kaybetmek' tabiri düşüncelerimi ancak ortaya koyabiliyor. Ölü diyemiyorum çünkü hayat belirtisi olan hareket var. 

'Bir ...’ın ruhu' denildiğinde, bu tabirin hayat emaresinden daha farklı olduğunu biliriz; kimi zaman fikir akımları için kullanırız bu tabiri, 'ruhunu kaybetmiş'deriz, çizgisinden saptığını belirtmek için... Kimi zaman kavramlar için kullanırız, 'ruh-u aslisine dönmeli' deriz. Bazen de fethedilmesi ile tarihte yeni bir sayfa açılmasına öncülük  etmiş bir şehrin, modern zaman hallerine bakarak bu tabiri kullanırız, 'bu şehir ruhunu kaybetmiş' diye...

“İnsan, âlemini değiştirmeden ruhunu kaybeder mi?” sorusuna ancak bu tabirle karşılık verilebilir. 'Ruhunu kaybeden insan' sadece cansız bedenler için kullanılmaz olduğunu bu  tabirle anlayabiliriz. 

Ruhunu teslim eden dendiğinde daha güvenilir bir mana açılır önümüze. Kaybetmek ve teslim etmek manaları irdelendiğinde, birinin olmaması gereken bir durumu; diğerinin de olması gerekenin olması gerektiği gibi gerçekleştiğini çağrıştırdığını görürüz. Önceki olanı yitirilen bir şeyi, sonraki olanı ise bir emanet taşıma bilinci içerisinde eldekinin adrese ulaştırılmasını anlatır bizlere.

Hayat 'kaybetmekler' ve 'teslim etmekler' üzerine var ediliyor, denilebilir.

İradelerimizle yaptığımız seçimler, aynı fiillerin manalarını ya kaybetmek ya da teslim etmek olarak belirliyor.

Parmakların, klavye üzerinde heyecanla tuşları dolaşması, kaybetmek ve teslim etmek manalarına hizmet ediyor.

Çarşaf çarşaf gazeteler; renkli renkli dergiler; 24 saat konuşan TV'ler; her daim güncellenen web siteleri; dersine çalışan öğrenciler; maksadını arayan yolcular... Hepsi ya kaybetmek ya da teslim etmek için varlar.

Gelecek kaygısı ile yaratılan haller; güvenle dolu hayaller; kaygılı gözlerle izlenen gençler; zamanın ruhuna uymadığı düşünülen yaşlılar...  Kaybetmek ve teslim etmek manaları etrafında geziniyorlar. 

İnsanları konuşmaya sevk eden de kaybetmemek veya teslim etmek kaygısı olmalı.

İfade etmek istediklerimiz ya kaybetmek ya da teslim etmek hanesine yazılıyor gibi bir durum söz konusu. Belki de teslim ettiğimizi zannederken kaybediyoruzdur...  En güzeli de  söylemek istediklerimizi 'kaybetmeme' kaygısı taşıyarak ifade etmek oluyor bu noktada. Zaten konuştuklarımıza güzel elbiseler giydiren de bu kaygı değil mi..?

Kaybedenlerden olmama arzusu.

Hava akımına vesile kılınan sıcaklık farkı gibi, ortaya koyduğumuz manalar arasındaki 'kaybetmek' ve 'teslim etmek' ayrımı bizleri konuşturuyor. Birbirimizin dilinden kulağına veya gönlüne doğru akıyoruz... 

Hayatıma bu pencereden baktığımda ne görüyorum?

İki kavram arasında bir tercih.

Ve bu tercihlerden ortaya çıkan manalar.

 Ve bu manaların toplamından ortaya çıkan bütün insanlığın genel bir görünümü. 

Sanki ibre 'kaybetmek' tarafını gösterir bir durumda; ruhunu kaybedenlerin çokluğu rahatsız edici bir seviyede, sanki... 

Ruhunu yakalayan kavramlar, ruhunu kaybetmeyen şehirler 'teslim etmek' uğruna yola çıkan düşüncelere bağlı. 

Teslim etme kaygısı taşıyanlara selam olsun.

M.Said Çakır

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler