
Barış Özel Dosyası | Mustafa Taşkın
Beraber ağlamayı çok seven ama beraber gülmeyi akıl edemeyen, ''gerekirse hep beraber ölürüz!'' deyip de ''neden beraber yaşamayı denemiyoruz?''sorusunu kendisine hiç sormayan, ''ya sev ya terk et'’i kendisine hayat mottosu edinmiş güzel ülkemin kanı deli akan, kendisine macera arayan insanı; gel seninle bir kaç kelam edelim.
Bu güne kadar kendi cephenden ölen insanlar seni kana kan dişe diş sloganına itti. Savaştığın cephedeki ölümlere karşı tavrın daha fazla, daha fazla kan dökülmeli söylemlerinden öte geçemedi. Bir tarafın kayıpları şehit diğerlerinki leş kategorisinde ele alındı, belki bu durum seni tatmin ediyor olabilir ancak ölenlerin ardında kalan aileleri, sevgilileri ve varsa çocukları için bu sıfatların çokta bir önemi olduğunu sanmıyorum. Ateş modern zamanlara özgü bir şekilde düştüğü yerleri yaktı ve sen sadece ''kan'' dedin. Ta ki sana dokununcaya kadar, belki o zaman ''artık yetse mi ki?'' sorusunu kendine sordun.
Barışın sadece silahların susturulmasıyla gerçekleşmeyeceği de bir gerçek ancak bu durum bir ilk adım olacaktır. Ne de olsa silahların gölgesinde yapılacak olan barışın kalıcı olmayacağı hakkelyakîn bir gerçek. Hemen ''ne yani devlet onları muhatap mı alacak, böyle saçmalık mı olurmuş!?'' diye celallenme güzel kardeşim. Sen sevmiyor olabilirsin bende sevmiyorum ancak devletin savaştığı güruh onlar, devlet son otuz yılda seninle aynı düşüncedeydi ve sayısı hatırlanamayacak kadar çok genç devletin bu inadı ve beceriksizliği yüzünden hayatını kaybetti, bunu unutmamanı isterim.
Senin görmediğin yerlerde hani o gidilmese de, görülmese de senin olan yerlerde, bir takım insanlar eğitim görmeye çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü evlerinde daha önce konuşulmayan bir dilde okumayı sökmeleri isteniyor kendilerinden. Elbette o dilde de okumayı yazmayı öğrensinler ancak kendilerini daha iyi ifade edebildikleri dilde, analarının konuştuğu ve senin varlığını kabul etmediğin, bunca yıl meclisinde 'Tanımlanamayan bir dil' şeklinde tanımladığın o dilde okumayı yazmayı öğrenseler daha hakkaniyetli olmaz mı?
O çocuklar ilkokulu bitirinceye kadar senin konuştuğun dili konuşmayı anca öğrenebiliyor ve senin dilinde eğitim almaya yetkin oldukları çağa geldiklerinde de artık çok geç olduğu gerekçesiyle okuldan alınıyorlar. Sonra mı? Sonrası malum, cahil olanı kandırmanın daha kolay olduğu günümüz dünyasında eline verilen silahı ve ailesinin cebine sıkıştırılan kanlı dolarlarla dağın yolunu tutuyor. Eğer sen egemen olan egon gereği görmediğin diyarlardaki insanların senin dilinde eğitim görmeye çalışması konusunda diretirsen, biz bir otuz yıl daha savaşırız ve hep beraber ölmeye devam ederiz.
Bu ölümler seni rahatsız etmeyecek, elin frankı hadronları çarpıştırırken, sen dağda gençlerini çarpıştıracaksan, sıcak yatağında televizyon renksizliğinden tanık olduğun cenaze törenleri için hamaset destanları dizmeye devam edeceksen, ''oğlumu geri getirin komutanım!'' diye feryat eden annenin sesi sana daha fazla kan dökülmesini çağrıştıracaksa ve ülken insanının annesinin konuştuğu dilde konuşmasına egon el vermeyecekse;
Ne sen bu yazıyı okumuş ol ne de ben yazmış olayım. En iyisi mi biz hep beraber ölmeye devam edelim, ta ki kardeşçe yaşayacak kimse kalmayana kadar.
Mustafa Taşkın
Bu yazara ait diğer yazılar
- Barış Özel Dosyası | Ahmet Derya
- Barış Özel Dosyası | Ahmet Nalbantoğlu
- Barış Özel Dosyası | Alper Tanrıverdi
- Barış Özel Dosyası | Ayça Ece Zarifoğlu
- Barış Özel Dosyası | Ayçe Ertekin
- Barış Özel Dosyası | Burak Demiryakan
- Barış Özel Dosyası | Hilal Cirit
- Barış Özel Dosyası | Kerem Sivrikaya
- Barış Özel Dosyası | Yunus Tanışman
- Barış Özel Sayısı | Yunuscan Ebici