Aykırı Ayrılış: Hakikate Doğru! | Dilara Durmaz

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

AYKIRI AYRILIŞ: HAKİKATE DOĞRU!

Elimde sapan, yirmi birinci yüzyılın sahte, teknolojik, taklitçi kuşlarını vurmaya karar verdim. Gerçekleri nereye sakladıklarını biliyorum. Mankurtlaşmadan önce son çıkış! İnanmasaydım, o lütuf rahmetini görmeseydim, Nietzsche’ye komşu olabilirdim. Artık taşınıyorum bu diyardan... Ama taşları yanıma alamam, olması gereken yerleri heybem değil. Uçmak için var olanlar, durmamalılar!

Hikâyelerini kaybetmiş kelimeleri de buruşturup atmak gerek. Bir de yakınmalar var elbet. Güvensizlikler, insanlar, hayattan dem vurmalar ve tüm bunların en içli yerinde oturmak uzun uzun… Yorulmadan oturmak, göz kapakları ile hareket etmek, ellerin uyuşması, ayakların paslanması… Perdenin gerisini unutup önüne odaklanmak, kurşun gibi işleyen alkışlar, boş bakışları saklamaya yetmeyen gözlükler… Hepsinin canı nereye isterse oraya olsun! Benim yolum hakikate… Adalet-tevhid ve özgürlük…

Taşları serbest bırakmalı. Bir de yeni yaşanmışlıklar için ortalığı temizlemek gerek elbet. Rica ederim daha fazla gelmeyiniz üstüme. Anlamını yitirmiş, tefekkürden bir haber, hızlı tüketim cümleleriniz sizin olsun. Her türlü “insancıl” mirasınızı reddediyorum. Nezaket dolu iğneli fıçılarınızla boğmayın, bir damla bulduğum zemzeme göz dikmeyin. Çamurlu suyunuzu istemem yahut yapay göllerinizi, barajlarınızı… Denizlerden çalarak bulmadım ben onu, denizi doldurarak da dolmadım. Bir çiğ tanesi gibi düştü minik oyuğuma ve kandım suya. Basit, çıkarsız, aniden ama emekle…

Tüm tumturaklı tanımlamalarınızın, birinci sınıf kâğıda yazılmış allı pullu kitaplarınız haricinde buldum hakikati. Hakikat ki; tek ve sade... Aynı zamanda bir matruşka… Tek ve çok, ama yine de sade, anlaşılır ve güzel.

Sezai KARAKOÇ;”İnkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür!” diyor. Prangaları atıyorum. Anahtarlar o derin –izm ve –ist’lerin arasında yine de parlıyor. Özgürlüğü buldum. Tek bir şey; yumruğumu sıkıp bağırmama gerek yok. Tüm bedenim ve ruhum tek yumruk olmuş, şahit olma yolunda, hissediyorum.

Hakikat mi dediniz? Hepimize geldi aslında. Nenelerimizden kalan o sararmış ve mis gibi kokan, lakin duvara çivileyip, ruhumuza mıhlamaktan kaçındığımız sadelik... Ben buradan gidiyorum. Kötüden iyi nasıl olur bilemiyorum. Bir çiçekle baharı getirebilirim belki ama biraz daha büyümem gerek. Hira’dan çıkışın sonrası üşüyen ve örtülmek isteyen peygamber gibiyim adeta. Tekrar çıkmalıyım Arayış’a… Bu sefer bulmak için değil, bulunanın hakkını verebilmenin acı ve isteğini hissetmeli tüm hücrelerim.”Normal”leşmeden, normalleştirilmeden baş kaldırmak, ayrılmak gerek. Ama döneceğim, biliyorum. Zira bir kere yürekten damıtılarak geçen hakikat, başka gönüllere su olmak için sabırsızlanacaktır. Mankurtlar mı dediniz? Onlar kırk yıl çölde dolaşmaya mahkûmlar. Ve işte hakikat;

“De ki: Benim tüm istek ve arzum, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’a armağan olsun!” (En’am Suresi 162)

Allahu Ekber!

Dilara Durmaz

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler