Dil Yarası | Zeynep Ebrar Gümüş

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

DİL YARASI

Hepimizin bildiği üzere bir dil bir insan, iki dil iki insan, üç dil üç insan etc. Bu böyle, bir mumdur iki mumdur tadında giderken, üzerinde düşünmeye gerek duymadan “aa tabi canım bir dil bir insan iki dil iki insan, var mı ötesi...” der geçeriz çoğumuz. Oysaki çok güzel bir tespit içerir bu söz. Dil beyandemektir çünkü. Üslub-u beyan ise ayniyle insandır…

Dil insanı ele verir. Bir insanın kullandığı dile bakılarak, o insanın inanç, eğilim ve zaaflarını tespit etmek mümkündür. Bu yüzden dili kullanabilmek çok hassas bir mevzudur. Dilin ideolojik maksatlarla kullanımı buna örnek gösterilebilir. Siyaset adamları kendi ideolojik görüşlerine uygun bir üslup kullanırlar. Seçtikleri kelimelerden -söz arasında yapılan göndermelere varıncaya kadar hitap şekilleri hep hayat felsefeleriyle paraleldir. Dimağları kontrol eden diplomatik propaganda ve reklamlar karizmatik bir üslupla hazırlanır.

Batılı popüler tabiatçıların ideolojik dil kullanımı da aşikârdır.  Genelde şüphecilik ve bilinmezlik ifade eden “somehow (her nasılsa)” kalıbını kullanırlar. “Her nasılsa oluyor işte, muhterem tabiat annemizin işi” demeye getiriyorlar yani!

Muğlaklık genelde dilde istenmeyen bir durumdur. Fakat bazen kasten ucu açık tabirler kullanmaya çalışan kesimler de mevcuttur. Mesela hukuk dili hiç de açık değildir. Ünlü dilbilimcilerden Robert de Beaugrande ve Dressler’e göre ABD’deki vergi kanunları kasten muğlak hazırlanmaktadır. Sebebi, sıradan vatandaşların kanunu iyi anlayamayıp haklarını daha kapsamlı bir şekilde aramalarını önlemektir. Her şey kolay anlaşılabilir olsaydı avukatlar işsiz kalırdı zaten, öyle değil mi?

Basın-yayın organları da bu ideolojik üslubu hep kullanır. Maksat mevcut statükoya zarar gelmesini önlemektir. “Soykırım” ve ya “katliam” yerine “Etnik temizleme” , “bebek katliamı” ya da “ sinsi soykırım” yerine “aile planlaması” terimlerini kullanmak gibi. Bir de “şeker bayramı” tabirine “hay bin diş çürüğü” demek geliyor insanın içinden… Bu tabir, Allah’ın azametine sığınıp, merhametinden af niyaz ettiğimiz mübarek Ramazan Bayramı’nın şekerden başka bir şey ifade etmediğini aşılamaya çalışan ve farkında olmadan buna alet olan halkın tabiridir.

Nitekim dili kullanabilmek; insanları ve toplumları yönlendirebilmek, yönetebilmek demektir. Bu yüzden “bir dil bir insan, iki dil iki insandır”. “Beyan Çağındaki bilgi toplumları, hâkim güç olmak istiyorlarsa, önce dillere hâkim olmalıdırlar” (Lisan ve İnsan: 26 ).

                                                                                                         Zeynep Ebrar Gümüs

Paylaş

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler