Ötekiler

Tolga Gündoğan tarafından yazıldı. Aktif .

 

Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık için uygun gıda, giyim, ev ve tıbbî bakım içeren yaşam standardına sahip olmaya hakkı vardır

Herkes bu beyanname de belirtilen hakları ve özgürlükleri gerçek kılan bir sosyal ve uluslar arası düzeni hak eder.

                                                                                                                                             (İHEB 25.,26. M.)

Buna karşılık:

İki milyar sekiz yüz milyon insan bir başka deyişle toplam insan nüfusunun yüzde kırk altısı Dünya Bankası’nın günde iki dolara tekabül eden yoksulluk sınırının altında ikin bir milyar iki yüz milyonu bahsettiğimiz sınırın yarısından daha azıyla yani Dünya Bankası’nın bilinen günlük bir dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Sonuç:

Her yıl bu insanların on sekiz milyonu yoksulluğa bağlı sebeplerle çok erken yaşlarda ölüyor ve bu bir yıldaki toplam ölümlerin üçte biri. Her gün otuz dört bini beş yaş altı çocuklar olmak üzere elli bin insan yoksulluğa bağlı sebeplerden hayatını kaybediyor.

Zengin olanın her geçen gün aratarak zenginleştiği ve yoksullarında asgari yaşam standartlarını düşleyerek yaşamayı sürdürdüğü bir dünya işte! Ne denir ki? Yoksulla zenginin arasındaki uçurumun her geçen gün biraz daha derinleştiği, eşitsizliğin dudak uçuklatacak seviyelere geldiği şu durumda insanın deliye çeviren asıl durum ise insani açıdan devasa bu problemin ekonomik açıdan küçücük bir çözümünün olması. Verilere göre uluslar arası yoksulluk sınırını bir türlü aşamayan insanların bu sınırda elerline geçen toplam miktar, küresel hâsılanın yalnızca %0,9’u bu oran yüksek gelir ekonomilerinin toplam toplumsal hâsılalarının ise%1,1’ine tekabül ediyor. Milyonlarca insanın sıkışıp kaldığı, tek derdi payına düşen bilmem kaç sentle ki bu miktar bile Avrupalıların yarısı kadar ki ömrün de birkaç kez görebildiği ya da hiç göremediği ve hiç de ulaşamayacağı bir yaşam standardıdır. Bir som un ekmeğe bile tekabül edemeyen birazcık yiyecekle karnını doyurmak(ah pardon! Birkaç kuru lokma ile yaşam savaşı vermek diyecektim) %98,9’luk kısmıyla pastanın neredeyse tamamını ele geçirmiş bir dünyadan habersiz %1,1’lik bir dünya. 

Burada televizyon izlediğiniz ve sokağa her çıktığımızda göz göze geldiğimiz bayatlamış ekmekleri ertesi gün ağzına sürmeyen, akşam yemeğini beğenmeyip tenceresiyle çöpe gönderen aslında küçük bir ayrıntı yemek diye dertleri hiç edinmemiş onun yerine kafayı markalı elbiselere, ayakkabılara hatta arabalara takan. Yemek yeme anlayışı lüks mekânlardan ibaret, kafelerde kahve içerken amacı içmek değil de sağı solu olabildiğince kesmek ve mümkünde bu arada da birileri tarafından kesilmek olan, cadde cadde gezerek günlerini tüketen, marketlerde her rafa saldıran tüketim çılgını.

İnsanlardan bahsetmiyoruz bizim burada bahsettiğimiz insanlar:

Düşünmeyi, anlamayı, anlamlandırmayı, istemeyi, dilemeyi hatta düşlemeyi unutmuş, birileri tarafından tüm bunlar unutturulmuş, yaşamayı ömrü bir şekilde kabullenmiş, olabildiğince sömürülmüş, sindirilmiş, var olan bir parça yaşam gücünü başına bela olan açlıkla mücadeleye adamış on beşinde bir genç; ince sazlıklardan yapılmış, tavanı tenekeden on çocuğuyla birlikte yaşadığı tek odalı evinden sabahın ilk ışıklarıyla çıkıp üç kilometre uzaklıktaki kuyudan iki kova su almak ve bilmem kaç derece sıcaklıkta içine attığı hamurlar yüzünden kollarına sıçrayan kızgın yağa inat akşama çocuklarını doyurmak için çabalayan genç bir kadın ve kolaylıkla tedavi edilebilir olmasına rağmen tedavi edilmeyen çeşitli hastalıklarla boğuşmayı doğar doğmaz öğrenmiş yinede her şeye isyan edercesine gülümseyen ve tüm çocuklar kadar neşeli bir çocuk.

Bizim burada varlığından haberdar olmanızı istediğimiz insanlar kendi ülkelerinin hiçbir nimetinden yararlanamayan, ülkesindeki madenin varlığının farkına varmadan kendisinden ve tüm gelirinden yoksun bırakılmış, kendi zenginliği içinde fakirliği yaşayan, fakirlik yaşatılan, bulunduğu asgari yaşam standartlarında kafası devamlı olarak hayatta nasıl kalacağı ile meşgul ümitsiz derecede yoksul, global güç dengelerinin hep kurbanı olmuş, sömürünün faturasını ödeyen ve sadece yaşam savaşı veren insanlar…

                                                                                                                             

Yazar Hakkında

Tolga Gündoğan

Online dergiler Online dergiler