Hayat Kime Güzel? | Esin Şahin

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

HAYAT KİME GÜZEL?

‘Uzanmışım kumsala, güneş damlar içime’

 

Temmuzun kavurucu sıcağında, ‘söz’lerdeki gibiydim adeta..

Bir yandan sahil gürültüsünü duymayıp kitap okumaya çalışıyor, bir yandan soğuk meşrubatımı yudumluyor, bir yandan da anneme, Cola’nın yanına neden çekirdek almadın diye, ayar veriyordum (!) ..

Tanrı’nın, defterime bir ders daha yazmasına, çok değil, dakikalar kalmıştı meğer..

#

Satırlarda gezinmekten yorulan gözlerimi uçsuz bucaksız Karadeniz’e çevirdim; birkaç saniye sonra da, tüm ıslaklığıyla kumsalda koşup, içeceğimi kuma bulayan çocuğa..

Derken, bir ‘grup’ belirdi yanımızda ; çoğunluğu çocuk..

En küçükleri beş-altı , büyükleri onbeş-onaltı..

#

Daha ‘bismillah’ demeden, peşlerinden bağırıp, bir şeyler söyleyen hocalarına aldırış etmeden, atladılar boylarından büyük dalgalara..

Tahminen, yüzme kursundan gelmişlerdi..

#

Onlar yüzedursun, benim dirsek, annemin kolunu deşiyordu;

‘Görüyomusun zengin p*çlerini, küçücük yaşta yüzme öğreniyolar, dana kadar kız oldum, bi yollamadın beni kursa’ dercesine..

Bir ara baktım, hocaları da girecek denize, takılayım dedim peşlerine..

‘Nerde beleş, orda yerleş! ’

#

Adımımı bile atmadan daha, gözlerim takıldı kenarda oturan tatlı bir çocuğa..

Sapsarı saçlar, yamuk yumuk dişler, buğday ten, ela gözler..

İliştim yanına..

Dakikalarca dil döktükten sonra öğrendim adını, bir o kadar sonra da yaşını..

Adı Sıla’ymış, yaşı da ‘beş’ .

Çocuklarla aramın iyi olmadığı etrafımca bilinir. Fakat bu kızda beni kendine çeken bir şey vardı sanki, bilmiyorum..

#

Gitmedi muhabbetimiz bundan öteye.. Benim adımı sormadı bile..

O bana bakıyor, ben ona..

Bitmiyor bu ‘anlamsız bakışma’..

‘Kendine iyi bak Sıla’cım ’ dedim ve şezlonguma doğru yöneldim.

O da ne!

Annem iki gözü iki çeşme ağlıyor..

#

Balık burcu kadınlarının yerli-yersiz ağlamalarına mahal vermemek lazımdı..

Ta ki, ‘o’ ana kadar..

Bu sefer, adını değil, ne olduğunu sormak için, annemin yanına iliştim..

—noldu anne yine?

—şu çocuklar var ya..

—hangi çocuklar?

—kızım sen salak mısın?  bi tanesinin yanında oturuyodun ya!

—evet?

—kimsesizler yurdundan gelmişler!

—…

#

Cevap vermedim..

Sormadım da , nereden öğrendiğini..

Anlamalıydım halbuki, yardımcıları sandığım kadınlara ‘Havva anne, Zeynep anne’ diye seslenmelerinden.. Ya da hocaları sandığım adamın çocuklara, öğretmenden çok ‘abi’ gibi ilgilenmesinden..

Bir daha gitmedim Sıla’nın yanına. Adımı sormadı ama, neden ‘ağladığımı’ soracaktı; cevabını bile bile..

#

Hayat kime güzel?

Yaşamın zorluklarını henüz ‘beş’ yaşında, küçücük bedeniyle omuzlayan Sıla’ya mı?

Kaldı ki, bu zorluklara karşı hep, ‘tek’ başına yürüyecek..

Yoksa, sırf ‘çekirdek’ almadı diye annesini azarlayan ‘bana’ mı?

#

Çok durmadılar.

Toparlanmaya başladıklarında,  onu ilk ve son görüşüm olduğunu anlamıştım..

Koşup sarılmak istedim,

Yapamadım..

Yaptığım tek şey, hayatıma bir ‘pişmanlık’ daha kazandırmak oldu,

Hiçbir zaman unutamayacağım..

#

Arabaları hareket ederken de, sadece baktım..

Bir iki saate geçecek sandığım üzüntüm, cam kenarında açılan perdeden, Sıla’nın bana son kez bakmasıyla, yerini büyük bir ‘acı’ya bıraktı..

#

Onlar gidince, eski Türk filmlerindeki gibi annemle sarılıp ağlaşmadım.Şımarmaya gelmiyor da bizimki..

Tamam..

Hayırsız evladım..

Baştan kabul..

#

Olur ya,

Beş yaşında, buğday tenli, ela gözlü, yamuk yumuk dişli birini görürseniz,

O muhtemelen Sıla’dır..

O olmasa bile,

Önce adını, sonra yaşını sorun,

Tabi ‘bol’ vaktiniz varsa..

Cevabını vereceği sorular bunlardır ancak..

‘Kendine ‘çok’ iyi bak Sıla’cım’ deyin..

Sımsıkı sarılın..

Ve de, adını bile bilmediği ablası ‘benden’ selam söyleyin…

#

Ben mi?

Bir paket çekirdek almak üzere büfeye doğru yol aldım, daha da varamadım…

 

Esin Sahin

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler