Yine Mi Sen? | Şevket Mahiroğlu

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

YİNE Mİ SEN?

Yaklaşık son 30 yılımıza damgasını vuran daha doğrusu popülar hale getirilen bir olgu cemaat, daha özelde Fethullah Gülen hareketi. Keza bugünlerde de dillere sakız olmuş bir vakıa, bir muamma. Türkiye’nin tam kabuk değiştirmeye başladığı ve her zaman için bu olgudan rahatsızlık duyan belli bir kesimin, bunun önüne geçmek için kulladığı bir jargon oldu artık cemaat.

Cemaatin bu ülke için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu açıklamadan evvel konu ile alakalı ya da alakasız bir duruma değinmek istiyorum. Açıklamak istediğim şu: Cemaate müntesip insanlar (burada genel anlamda düşününüz) var ve bunun karşısında da bir grup insan mevcut. İşte ben biraz bu karşıt grubu anlatmak istiyorum. Bunların kim olduklarını.

Genel olarak iki alt başlık altında düşünülebilinir bunlar. Birincisi bilinçli olan grup, ikincisi ise bilinçsiz. Bilinçli grubu oluşturanlar genel olarak dış etkenlere bağlı yaptıklarında, söylediklerinde hep bir amacı güden,  planlı çalışan ve daha doğru bir tabirle cemiyet oluşturmuş olanlardır. Açıkçası bu grubun tek bir sorunu vardır: Din düşmanlığı. Bunlar için insan hakları, laiklik, demokrasi, ordu vs gibi kavramların anlamlandırdığı tek nokta dinsizliktir. Dinsizlik sadece İslam karşıtlığı olarak algılanmamalı. Hristiyan, Musevilik gibi semavi dinlerin varlığından da rahatsızlıkları olup; zaten bu dinlerin içini boşalttıkları için sıra İslam’dadır ve İslam’a 600 sene bayraktarlık yapmış Türkiye’dedir öncelikleri.

Bilinçlilerin ardından gelen bilinçsiz vakıalar daha kroniktir. Cehalet, ön yargı ve özgür yaşama isteği (Buradaki özgür yaşam sadece halt yemem fiilinin içine alabildiği herşeydir, yani nefs-i emmarenin ve şeytanın emrettikleridir. Körelen ruhların Don Kişot’luğudur anlayacağınız. Ama mesela çarşafla okumak, sakalla okumak değildir özgürlük bunlar için) gibi kavramlarla bilinçsiz bir karşıtlık beslemektedir bu gruplar. 

Türkiye’ye kurulan yabancı okullar bu bilinçlilere asker yetiştirme kurumu olmuştur adeta ve ilk olarak kışla görevini görende bu kurumladır. Burdan mezun olanların bilinç altına yapılan tecavüzler sonucu oluşturulan karşıtlıktır ki, bugün karşımızı bilinçsiz yargıya varma mekanizmasını insan bedenine enjekte eden şey. Hasıl-ı kelam bunların çoğu çok akıllı insanlar olmayıp, entelektüel bir tavır takınmayı giydikleri elbiselerle olacağını ve ağızlarında pelesenk olmuş bir kaç özel kelimeyle ulaşacağını sanan insan yığınlarıdır. 

Mesela yurt dışıyla alakalı bir çok programa katılanlarda, ülkemizdeki yabancı okulların yapmış olduğu hizmeti yapmaktadır. Yurtdışına gidip belli bir dönem orda yaşayıp “geniş özgürlüğü” tattıktan sonra aynı askerlik vazifesini bunlarda çıkarmaktadır. Maalesef bu tip insanlar çok fazladır.

Cemaat… Çok büyük bir tehlike bu topraklar için. Düşünün ki ülkeyi düşmanlardan korumakla mükellef olan Genelkurmay başkanlarımız bile bu konuya çokça üstü kapalı veya açık değindiler. Dendi ki; bu vaziyet artık akıl almaz bir duruma ulaştı. Mesela yalancı darbe iddialarıyla masum ve şerefli Türk generallerine ve subaylarına komplo kuruldu, Ergenekon yani. Balyoz iddianamesiyle de aynı insanlara vuruldu. Polis içindeki örgütlemeleri ve kendilerine çıkar sağlamaları, Cübbeli Ahmet Hoca’nın Fethullah Gülen’e yaptığı eleştriler nedeniyle tutuklanmasına ne diyeceksiniz? Ve en son ve büyük iddia Fenerbahçe Cumhuriyetini ele geçirme iddiaları!

Eğer akıllı insanlarsak ve hala vicdanımızı yitirmemişsek şunun bir kere farkına varmamız gerekiyor. Yukarıda belirttiğim vakıaların hepsinin çıkış noktası bir suç: Şike, darbe, suikast planları... vs. Hepsinin altında bir cemaatin çıkabilme ihtimalini düşündüğümüzde ve bu ihtimalin matematiksel olarak ne kadar olduğunu söylebildiğimiz ölçüde mantık ve vicdanlı olabiliriz.

“Efendim! Darbeyi kasaplar, manavlar mı yaptı?” diye bir söz duymuştum bir televizyon programında. Ortada çok ciddi bir suçlama ve bu suça dayanak edilecek belgeler mevcut. Tüm bunlar ortadayken insanların bunun arkasındakine bakmaya çalışmasını ben anlayamıyorum. Varsayalım ki bu olayın ardında cemaat var ve tüm belgerin adalet mekanizmasına ulaşmasını sağladı. Bu durumda sadece yapılacak şey minnet borcudur başka bir şey değil. Zira bu tarihlerde (2003-2006) eğer bir darbe vukuu bulmuş olsaydı sizin değil torunlarınızın dahi dünya muvazenesinde yüzü kızarmış olacak ve zaten çok yüksek olan aşağılık kompleksimiz logaritmik olarak artacaktı. Keza bu durumdan da anlaşılacağı üzere cemaat kavramı bir takım insanlar tarafından (burdakiler yukarıda bahsettiğim bilinçli takım)  işlenen suçları örtpas etmek için ve meselenin bakılması gereken odak noktasını kaydırmak için kullanılan bir anahtar kelimeden başkası değil. İşin bir diğer tarafıda bu tür kandırma ve tiyotro oyunlarına da kimilerinin kanmasıdır. (Buradakilerde bahsetmiş olduğum ise bilinçsiz tayfası. Düşünmeden yargı mekanizması çalışan insanlarda yankı bulması meselesi yani)

Fenerbahçe konusuna da biraz değinmek istiyorum. Fenerbahçe’yle cemaati vurma doğrudan olarak Aziz Yıldırımın işidir. Aziz Yıldırım’ın ne tür bir insan olduğu herkes tarafından bilinir. O da birçok zengin gibi oluşturmuş olduğu medya grubuyla olayı; Fenerbahçe eşittir cumhuriyet ve ona şeriatı getirmek isteyen cemaatin savaşı gibi gösterdi veya gösterilmesini sağladı. Sonuç: Şike bir kenarda ve Amerika’ya giren kupalar! Şu üç beş satırı okuduktan sonra olaylar arasında vakıalar değerlendirilip, sinir krinizi geçirmemek bilemiyorum bir hakkaniyetli insan için mümkün müdür?

Her yıl düzenlenen ve bu senede onuncusu düzenlenecek olan Türkçe Olimpiyatlarına takdir ile bakıp, bunca insanın canla başla yeri gelip kanla büyüttükleri bir çiceğin gübresi olmaktan daha aşağı bir vaziyette konumlanmak, bilemiyorum ki nasıl tip insanlara yakışır. İşte bilinçli bir mekanizmanın yine bilinçli biçimde yarattığı bilinçsizlik topluluğunda gerçekleri görmek ve hiç olmazsa buna çaba sarfetmek insanlık borcudur, farzdır veyahut ne derseniz deyin...

Not: Asena’nın bile cemaatten muzdarip olduğunu ve cemaatin onun önünü kestiğini biliyor muydunuz?

Sağlıcakla kalın…

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler