İşsizlik | Yakup Turan

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

İŞSİZLİK

Türkiye’nin bir “işsizlik” sorunu olduğu herkesin malumudur. Her gün daha da ağırlaşan işsizlik, Türkiye'nin en büyük problemidir. 3,5 milyonu aşan işsizler ordusuna her gün yenileri eklenmektedir.

İşsiz ne demektir?

İşi olmayan demek ama bunun da çeşitleri var. İş olmadığı için çalışmayan, iş olduğu halde çalışmayan…

Peki ya işsizlik? Biraz bilimsel olmaya çalışırsak;

1-) İRADİ İŞSİZLİK:

Kendi istediği şekilde bir iş olursa çalışacaklarını söyleyen kişilerin oluşturdukları işsizliktir.Bu işsizliğin sebepleri: 

a) Genellikle tembel oldukları için işi beğenmezler. 
b) İş şartlarındaki küçük bir değişikliğe razı olamazlar. 
c) İstismar edileceklerini düşünerek komplekse kapılırlar .Bu gibi küçük sebeplerden dolayı hemen işi bırakırlar veya istekleri olmadığı sürece işe başlamazlar. 
d) Aile fertlerinden çalışabilecek düzeyde olup da yalnızca bir kişi çalışıyorsa bu ailede bu gelire razı oluyorsa diğer fertler çalışmak istemezler. Babanın çalıştığı bir durumda eşi ve yetişkin çocuklar çalışmıyorsa eş ve çocukların durumu iradi işsizliğe girer. 
e) Bazı kimseler (nadir olarak rastlansa bile) istirahat etmeyi maddi refaha tercih ederler ve çalışmak istemezler.

Sonuç olarak iradi işsizlik: piyasada geçerli olan ücreti kabul ettiği takdirde, çalışabilecek iş olduğu halde çalışmayan kişilerin meydana getirdiği işsizliktir.

Yani, . 'Her işi yaparım' anlayışı günümüzde geçerliliğini yitirmiştir

2-) GAYRİ İRADİ İŞSİZLİK:

İş bölümü, uzmanlaşma ve otomasyonun önemli olduğu ülkelerde sık sık ortaya çıkan ve iktisadi bakımdan asıl önemli olan işsizlik türüdür .Bu işsizlik diğer işsizlik türünün tam tersi olarak,şartlar ne olursa olsun çalışmak isteyen insanların kendi iradesi dışında iş bulamamalarıdır. Bunun en önemli sebebi iş gücüne olan talebin yetersizliğidir. Bazı ürünlerin satışları düşük seviyede olabilir veya o mal üretilirken otomasyon şartları geçerli olabilir. Bunun sonucu olarak üretici iş gücü talebini azaltır. Bu ise bazı kimselerin işsiz kalmalarına sebep olur.

Sonuç  olarak,

İşsizlik demek; moral açıdan çökmüş aileler demektir...

İşsizlik demek; aç, eğitimsiz, sevgisiz, ilgisiz ve potansiyel suçlu çocuklar demektir...

İşsizlik demek; üretim yapamamak demektir...

İşsizlik demek; Katma değer yaratamamak demektir...

İşsizlik demek; vergi doğuramamak demektir...

İşsizlik demek; tüketememek demektir...

İşsizlik demek; ekonomik durgunluk demektir…

İşsizlik demek; "hedefsiz" bir ülke demektir...

Sebebi ve tanımı ne olursa olsun işsizlik, ülkemizin kanayan yarasıdır.

 Bu sorun sadece bugünün sorunu değil. Pek çok hükümet döneminde ve kabaca elli yılı aşkın bir süredir var. Bugüne kadar nasıl da katlanarak geldiği konusunda en iyi kaynak ise, geçmiş hükümetlerin işe başlarken neler yapacaklarını dile getirdikleri “hükümet programları”dır. İncelerseniz hemen hepsi bu “sorun”u kabul ediyor ve kendi hükümetleri döneminde halledeceğini söylüyor.

Bugün gelinen aşama ise, son zamanlarda “para sıkıntısı” nı  giderme amacıyla hesapsız kitapsız yapılan özelleştirmelerden sonra ekonomideki üretim ve istihdam dengelerinin artık “düzen tutmaz ve sürdürülemez” biçimde bozulmasıdır. (ör; tekel işçileri)

Sanayileşmiş zengin ülkelerdeki gibi fakir ülkelerde de işsizlik var ve kapitalizm sürdüğü müddetçe var olmaya devam edecek. Çünkü işsizlik, çalışanların ücretleri, sosyal hakları ve çalışma koşulları üzerinde büyük bir baskı oluşturur, patronların işçiyi kullanma koşullarını kolaylaştırır. İşsizliğin var olmasının krizle doğrudan ilişkisi yok, kriz işsizliği arıttırıyor.Artık ekonomik büyüme de istihdam yaratmıyor. Eğer bugünkü büyüm1960’larda olsa istihdam hemen artardı, ama artmıyor. Dolayısıyla sadece iktisat politikasıyla sorunu çözemiyoruz. Yanşu sanayiye yatırım yapalım, devlet teşvik versin, oradan bir büyüme ortaya çıksın, o da istihdam yaratsın politikası, eski konjonktürün argümanı olarak kaldı. Ah ah Keynes’in kemikleri sızlasın.

Çalışma Bakanlığı çözümü yatırım teşvikleri ve meslek edindirme kurslarında görüyor. İş dünyası ise sigorta primleri ve Gelir Vergisi gibi istihdam üzerindeki yüklerin azaltılmasını istiyor. Karamsar tabloya rağmen, iş arayanlar için umut ışıkları da yok değil. Büyük şirketler peş peşe istihdam edecekleri işçi sayısını açıklıyor. Yerli ve yabancı yatırımlar aralıksız devam ediyor.

TUSKON Başkanı Rızanur Meral, tarım ve sanayide işsiz kalanların hizmet sektöründe istihdamına ağırlık verilmesini öneriyor. İş dünyası, sigorta primleri ve gelir vergisi gibi istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması konusunda da hemfikir.

Hızla gelişen çağrı servisleri, posta ve kurye şirketleri ile bankalar da eleman alımını kesmiyor. Krize rağmen dinamik bir piyasaya sahip olan Türkiye'de 2009'da 760 bin kişi işe yerleştirildi. Ancak işten çıkarmaların daha fazla olması, işsizliği artırdı. Öte yandan tarımdan kopan büyük kitleler, şehirlere göçüp işgücüne katılıyor. Diplomasını alan yüz binlerce genç de iş arayanlar kervanına ekleniyor.

İşsizlik, rakamlardan ibaret değil bir sosyal problemle karşı karşıyayız

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) her ay açıkladığı istihdam verileri basit bir istatistikten ibaret gibi görünse de aslında her rakamın ardında bir insan hikâyesi yatıyor. Kimi yıllardır işsiz, kimi evlilik planlarını ertelemiş, kimi de kirasını bile ödeyemediği için ana-babasının evine dönmüş. Hemen herkesin ailesi ya da çevresinde buna benzer bir öykü bulmak mümkün. Ekonomik kriz sebebiyle işinden olan ziraat mühendisi Ufuk Ç., geçimini şimdi annesinin emekli maaşıyla temin ediyor. İşten çıkarılan halkla ilişkiler uzmanı Hakan T., nişanlısından ayrılmak zorunda kalmış. Duvar ustası Mahmut A., iş çıkmadığı için 7 aydır ev kirasını ödeyemiyor. Fizik mezunu Resul A. ise 600 TL maaşla özel güvenlikçilik yapıyor. Bu işi de güçlükle bulabilmiş. Yürek yakan örnekler saymakla bitmiyor.

Meslekî eğitime ağırlık verilmeli

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklı-oğlu'na göre ülkedeki işsizliğin en önemli sebebi mesleksizlik. Hisarcıklıoğlu, meslek liselerini daha cazip hale getirmeden bu sorunun çözülmeyeceğini ifade ediyor. Daha fazla istihdamın ancak daha güçlü bir canlanma ile mümkün olabileceğini dile getirirken, "İşgücüne yeni katılan herkese istihdam sağlayabilmek için her yıl en az yüzde 7 büyümemiz gerekiyor. 2003–2008 yılları arasında istihdam 3,2 milyon kişi arttı. Demek ki ülkemizin istikrarını koruyup, yapısal reformlara odaklandığımızda istihdamı artıran ekonomik büyümeyi de sağlayabiliyoruz." diyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı (TİM) Mehmet Büyükekşi de artan işsizliği kalifiye eleman eksikliğine bağlıyor. Pek çok sektörde patronların istenilen vasıfta işçi bulamadığını dile getiren Büyükekşi, bu sıkıntının çözülmesi halinde işsizliğin azalacağını vurguluyor.

Bu 'iş kanunu'yla istihdam artmaz

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, yürürlükteki iş kanunlarının işçi almayı teşvik etmediğini öne sürüyor. Bu sebeple yasaların yeniden ele alınmasını isteyen Yalçıntaş, "İşsizliğe en çok çare üreten küçük ve orta ölçekli işletmeler desteklenmeli." değerlendirmesinde bulunuyor. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de öncelikle istihdam üzerindeki yüklerin düşürülmesi gerektiğine işaret ediyor. Özdebir, "Kıdem kazanmak için gerekli sürenin uzatılmasını, kazanılan kıdemin düşürülmesini ve bir Kıdem Tazminatı Fonu kurulması önerimizi bir kez daha tekrarlıyoruz." çağrısında bulunuyor. İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise hazır giyim ve tekstil sektörlerinde SSK ve gelir vergisi oranlarının yüzde 50 düşürülmesini talep ediyor. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Cem Negrin, işe giriş ve çıkışlar ile çalışma saatlerinin esnetilmesini öneriyor.

TUSKON Başkanı Rızanur Meral'e göre Türkiye'de hızla büyüyen işsizliğin çaresi hizmetler sektöründe. Meral, "Eğer yeni istihdam alanları oluşturmak istiyorsak turizm ve sağlık sektörüne teşvikleri artırmalıyız. Sağlık firmalarının yurtdışından hasta getirebilmeleri için devlet teşvikleri dahi verilebilir." diye konuşuyor. Meral, Danıştay'ın meslek liselerine yönelik katsayı kararıyla hem istihdama, hem de iş dünyasına büyük engel çıkarıldığını aktarıyor. MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan ise işsizlik sorununun çözümü için atılacak adımların başında millî istihdam stratejisinin geldiğini anlatıyor. Vardan'ın işsizliğin azaltılması için önerilerinden bazıları şöyle sıralanıyor: "Mesleki eğitim politikası yeniden ele alınmalı. Hassas sektörler için kısa çalışma ödenekleri devreye alınmalı. İş tecrübesi oluşturmaya yönelik kısa dönemli işe yerleştirme programları uygulanmalı."

Teknolojiye yatırım, istihdamı düşürdü

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) eski Başkanı Nazif Türkoğlu, firmaların maliyet giderlerini azaltmak için teknoloji yatırımlarına hız verdiğini, bunun da işsizliğe yansıdığını ifade ediyor. İstihdamın artırılması için bölgesel teşviklerin önemli olduğunu kaydediyor. Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Başkanı Adnan Dalgakıran ise ekonomi yönetimine bir an önce sanayi politikası belirleme çağrısında bulunuyor. Diğer sektörlerin sanayiye bağlı olduğunu ifade eden Dalgakıran, "Sanayi gelişmezse hiçbir alan gelişemez." ifadelerini kullanıyor. "İşsizlikle mücadelede hükümetin attığı adımları iyi buluyoruz ancak yeterli değil." diyen Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak da asgari ücret üzerindeki vergi diliminin 5 puan daha aşağıya çekilmesini öneriyor. Boydak, yoğun istihdam sağlayan sektörlere daha fazla destek gerektiğine dikkat çekiyor.

Yurtdışına daha çok işçi götürebiliriz

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, 2008'de 23,6 milyar dolarlık iş üstlenen yurtdışı müteahhitlik sektörünün 2009'da 18,1 milyar dolarda kaldığını dile getirirken, "Sektörsde hareketlilik görünmüyor. Ancak hükümetin kamu altyapı yatırımlarını destekleyeceğini hissediyoruz. Yurtdışına daha çok işçi götürmek için ise hükümetin destek vermesi gerekiyor." diye konuşuyor. OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın da işsizlik sorununu çözmek için üretimin önünü açmak gerektiğini belirtiyor. Bankaların rekor kârlarına da değinen Aydın, "Bankaların 20 milyar TL kâr etmesi demek üreticinin giderinin artırılması anlamına geliyor." değerlendirmesinde bulunuyor. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Başkanı Mahmut Yılmaz ise emek yoğun sektörlerde devlet teşviki isterken, "Teknik elemanda ise herhangi bir sıkıntı yok, organizasyonda sıkıntı var." Diyor.

Kısaca;

1.İşsizlik fonunun süresi ve kapsamı genişletilsin.

2.Açlık sınırında yaşayanlara yardım yapılsın(mesela;aylık bağlama)

3.Temel tüketim maddeleri, gıda ve ilaçta KDV kaldırılsın.

4.Ulaşım ucuzlatılsın, doğalgaz ve elektrik zam yüzü görmesin.

5.İşsizlerin sağlık, elektrik, su, doğalgaz, gıda giderleri devlet tarafından karşılansın.

6.Asgari ücret vergi dışı bırakılsın, çalışanlardan alınan gelir vergisi oranı düşsün.

7.Özgürlükçü, eşitlikçe, çok kültürlü, çok kimlikli toplumsal dokumuzu yansıtan demokratik bir ANAYASA hazırlansın.

İşsizlik, açık bütçeden de karşılıksıza para basmaktan da daha tehlikelidir…
Çünkü bir ülkeyi yönetenlerin birinci görevi yurttaşının karnını doyurabileceği bir iş imkânı yaratmaktır…

Ancak bu gibi talepleri emekçiler dayatmadığı sürece, işsizlik sorunun çözümünde bir yol alınamayacak

Ya acaba sosyalizme mi geçseydik, boş versene o zaman da işsizlik dışında her şeyimiz sorun olurdu.

 

KAYNAKLAR:

www.tümgazeteler.com

www.memurlar.net 

www.sınıfmücadelesi.com

www.internethaber.com

www.aklındanevarsasöyle.com

www.ekonomigundemi.com

www. haber24.com

 

 

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler