Bir Ev Var Uzakta - Halil Çiçekfidan

Halil Çiçekfidan tarafından yazıldı. Aktif .

Arkanızdan kapının kapanmasıyla başlar “dışarıda olmak”. Bu, kapı eşiğinden denize atlamak gibidir. Ve nefes alabilmek için artık sürekli kulaç atmak gerekir, tekrar sahile varıncaya dek. Bu mücadele zarfında, karmaşanın ve koşuşturmacanın terzilik ettiği, pek az kimsenin farkına vardığı, ister istemez giyilen bir elbisedir profesyonellik:Ne olmak istemediğimi anlatan en nazik kelime.. Nazik; çünkü insaf ve ahlak zafiyetlerini ayrıntılarıyla göz önüne sermiyor bu haliyle. Absürt olana rızayla alıştırıp, normali anormalleştiren bu tavrın vardığı nokta düşünülesidir: Bizler, profesyonel şehirlileriz.

Bu anlamıyla profesyonellikte duygulara yer yoktur. Mantığa bürüme kabilinden psikolojik savunma mekanizmalarıyla, gayri vicdani bir hareketine kendinden menkul meşruluk bahşeden insanlarla doludur şehirler. Örneğin; bu yaşlı teyzeye yer vermemekte haklıyım(!) : 1) Okuldan geliyorum ve yorgunum. 2) Bir sonraki otobüsü bekleseydi, bak ben bekledim. 3) Zaten bunlar hep gün’lerde geziyorlar. 4) Henüz göz göze gelmedim.

Yer vermeyeni bu hale getiren de yine profesyonel şehirlilerdir. Sözgelimi, sıraya kaynayan teyzeler, para üstünü tam olarak vermeyen taksiciler hep bu tepkinin etki kısmını oluştururlar.

Bu şehirli tavır, yalnızca, dilencileri hayır kurumlarının çokluğuyla beraber değerlendirmemize ya da bir liraya üç paket ıslak mendil satan yaşlı amcamızın bir özel üniversite önündeki cirosunu hesap etmemize yol açmaz; aynı zamanda hayata bakışımıza da tesir eder. Kısa bir süre zarfında girilecek sınavlar, verilecek ödevler, zorunluluk addedilen konferanslar, koleksiyonda eksik kalan sertifikalar, dil kursları.. diye uzarken planlamalar, “Yarına kim sağ kim selamet?” deyiverir naif bir ses. Buna karşılık, top güllesi haşmetiyle tepki verip söz sahibini “bozmak” ancak profesyonelliğin gereğidir. Oysaki an itibariyle tek gerçek, daha fazla kulaç atacak mecalinin kalmayabileceği ihtimalidir. Ve bu sebepten kimilerine göre “dışarısı”yaz kış soğuktur.

***

Şehir hayatının cari ayazından kurtulmak, sahile varmak ve zoraki elbiselerden soyunmak için çare “eve dönmektir.” Eşikten içeriye adım atıldığında şehirle araya bir dalgakıran çekilmiş olur. Dışarının karmaşası sükûna erer.

Bu, en azından evinden uzaklarda okuyan bir öğrenci için böyledir. Eve dönmek, daha ilk anda ışıl ışıl parlayan gözlere şahit olmak demektir. Her ne kadar İstanbul’dan dönüyor olsa da beklenen, özgün haliyle seslendirilir karşılama türküsü: “Ankara’dan abim gelmiş, evde bir bayram havası..”

Dışarının olanca profesyonelliğine karşı içerinin amatör sıcaklığı hissedilir her saniyede. Duygular tekrardan dolaşıma girer. Gardınız düşüverir nedenini anlayamadığınız bir memnuniyetle. Tam rekabetçi mücadeleye ara verip içlenmektir eve dönmek.

“Kimseye yaptırılamayacak olan şeylerin kendiliğinden yapıldığı” bir mekâna dönülmüştür artık. Kıskananları bir kenara koyarsak, beklenenin zevkine göre hazırlanmış yemekler ve tatlılar ev ahalisini de oldukça memnun eder ve daha sık gelinmesi tembihlenir. Evdeki ilk diyaloglar gelenekseldir. Belirli sorulara, soran tarafından da az çok tahmin edilen cevaplar veriliyor olsa da bunlara asla klişe denemez; çünkü gerçekten samimiyet taşırlar.

Anadiline ziyarettir eve dönmek, ev halkının şivesine ayak uydurmaktır yeniden. Kelime haznesinin kıyısında köşesinde unutulmaya yüz tutmuş ifadeler tekrardan hayat bulur. Sözgelimi, “burkuldu” yerine “bertildi” demek eve has bir haldir. Bir üçüncü kişi şahit olduğunda –ihtimal ki- anlamaz konuşulanları. Garip ses grupları arasından kelimelerin nasıl algılanabildiğine şaşırır. Ama herhalde tahmin eder; maskeli tonlamalar dışarıda kalmıştır.

İlk sabah, kahvaltı için uyandırma çabaları dünyanın en tatlı kelimelerini ihtiva eder. Masaj talepleri dahi karşılık beklemeden yerine getirilir, "anne eli değmiş gibi" olunur. Bunca emeğe karşın aheste hareketlerle kalkılması, sofrada bekletilenler tarafından yine de tepki görmez, sineye çekilir. İşte bu, sarı ışıkta kornaya asılmayı teamülleştiren “dışarısı” için hayal edilemeyecek bir toleranstır.

Kahvaltıyla birlikte eve uyum sürecinin sonuna gelinir. Vakit, temizliğe müdahil olma vaktidir. Elde süpürgeyle evi dolaşırken, o anda içinizdeki en sahici histir aidiyet.

Profesyonellikten uzak olanlar için eve dönmek “geri dönüşü olmayan” bir kavuşmanın ifadesidir. Hep böyle kalınacağı zannedilirken geçer sınırlı günler. Zaman kavramının aceleciliği, hem içerisi hem de dışarısı için geçerlidir ve fakat dakikaları planlamak amatörlere göre değildir.

Veda faslında dualar konur heybelere, dışarının fırtınalarından korunmak niyazıyla. Kulaç atarken harcanacak enerjinin aktarımı içindir o anda sarılmak. Yalnızlıkla profesyonelce değil belki ama erbabınca başa çıkabilmek için güven duygusu salınır kalbinize. Sırtı sıvazlanırken hisseder yolcu en son sıcaklığı. Ve eşikten dalar bir yeni mücadeleye. Sonrasında görülen ilk manzara flu, gözler buğuludur.

Yazar Hakkında

Halil Çiçekfidan

Halil Çiçekfidan

Ailenin ilk çocuğu olarak Fatsa’da doğdu. Akşam ezanından sonra sokakta olmama ilkesiyle yeşillikler arasında bir çocukluk geçirdi. Süper solak olduğu halde sağ elle yemek yeme çalışmalarına kendini adadı ve başardı. İlkokulu İnegöl’de, liseyi Bursa Anadolu Lisesi’nde tamamladı. On sekiz yaşını henüz doldurmuşken dil eğitimi için Washington D.C.’nin yolunu tuttu. Şimdilerde Galatasaray Üniversitesi'nde Kamu Hukuku Yüksek Lisans talebesi, FSMVÜ'de araştırma görevlisi. Annesine sesini yükseltip odadan hışımla dışarı çıkarken ayağının yine eşiğe çarpacağından emin.

Kafa Kâğıdı:       

 
Online dergiler Online dergiler