Bu Şehir Masum - Halil Çiçekfidan

Halil Çiçekfidan tarafından yazıldı. Aktif .

Gökyüzüne serpilmiş yıldızlar misali, yeryüzüne kondurulmuş kubbeler şehri İstanbul..

Ne arsız, ne zalim. Ne duyarsız, ne de hain.

Karakteri mutasyona uğramış yığınların istilasına öfkelenmemeyi başarabiliyor hala.. Eski zaman insanlarına özgü vakur duruşuyla sineye çekebiliyor acımasızlıkları. Sabırla bekliyor limandan uğurladığı kadim dostlarını, asla geri dönmeyeceklerini bile bile.

***

O beyefendiler gideli beri, kıraathaneler “batak”hane oldu.

Taşralı açgözler, kentin alicengiz ustalarına karıştı. Kibarlar kılıbıklığa evrildi.

TV’de maçolar ünlendi. Sonra hanzolar film oldu; dört buçuk milyon izlendi.

İstanbul beyefendisi kalmadı elimizde; ama bolca apaçi, partyboy ve magandamız mevcut..

***

O hanımefendiler gitti gideli konuşmadı bu şehir. Sessizce izledi olanları.. Sessizlik, inşirah bulmaktı Karacaahmette. Suskunluk; tepinen Beyoğlu’na karşı bir pasif direniş.. ve teskin etmekti ağlayan yanlarını, sakinleşmekti..

Güneş yaslı günle vedalaşırken, kız kulesinin gözünde bir damla..

Eski yalılar dertleşir boğazla, dalgalar kıyaya Ay’dan bahsederken.

En acısı da “masumiyetin” tsunamilere sebep çöküşüydü bu başıboşlukta.

İz bırakmadan yürünen karlı yollar.. Kalbi paramparça eden nefsani faylar. Faylarda biriken günahlar.

Bu şehrin bütün binaları çelikten olsa kaç yazar?

Her gün tekrardan yıkılan âdemoğlu.. ve gönül enkazlarında feryatlar..

***

İnsanlar şimdi böyle.. Bu cümle kadar basit. Bu yazı kadar pervasız.

Ayrıca kararsız, aldırışsız, nemelazımcı, beleşçi, fırsatçı, vefasız..

Peki ya şehir?

Gördüğün tüm düzensizlikler, çarpıklıklar, tahammülsüzlükler insanoğlunun nöronlarından fırlayıp yaşadığı mekanlara sirayet etmiş durumda.

Bir daha bak bu şehre..

Yıllardır yıkanmamış bir sokak adamının kabuklaşmış ölü hücreleri şu evler.

Haliç tarafından Taksim’e çıkarken sizi takip eden harabelerden bahsediyorum. Nice hikayeleriyle birlikte kovaladığımız “ötekilerin” yaptığı, yaşadığı ve sonunda terk etmek durumunda kaldığı eski zamanların şen yuvaları..

Bir yönüyle lanetli şato efsanelerini anımsatan bu “çivi çakılamaz” yapılar, üzeri tozlanmış acıların ve aheste çıkan âhların da yansıması aynı zamanda..

Diş çürüğü sinire dayanınca halüsinasyon görmek kaçınılmaz. Görkemli yılbaşı kutlamaları, lazer gösterileri, restorasyonlarla eskinin yeniden inşası “iddiası”..

Peki ya insanlar?

Hani şu restorasyona asıl ihtiyacı olan varlıklar..

Sonra, pırıl pırıl tarihi çeşmene “Dj GaMsıZ” yazarlar..

ve yazdılar da..

***

Şükür ki her sabah bana selam eder Yeni Cami.. Görmekten hiç bıkmadığım, dost bildiğim mabet.

Tepede bir ağabey gibi durur Süleymaniye.. Yek vücut halde Haliç’e ineceği günü, kıyameti bekler!

Muhkem kubbeleriyle adeta meydan okur ucuz sanata ve köksüz moderniteye.

Ötelerde Sultanahmet, ve Ayasofya.

Üstad Necip Fazıl’ın deyişiyle: “Ne taş, ne çizgi.. Ne renk, ne hacim.. Ne de bütün bunların madde senfonisi. Sadece mana, yalnız mana”Ayasofya..

Bunca düzensizliğin ortasında intizam harikası bu eserler, serkeş ruhların yağmaladığı medeniyetin “ne idüğünü” haykırır dururlar.. ve bunca anlamsızlığın karşısında “mânâ abidesi” olmanın onurunu taşırlar.

***

Şehir ve insan birbirinin aynasıdır bu topraklarda. Hâlimizi tahlil etmek için otobüsün penceresinden etrafa bir de bu gözle bakmak yeterli. Gördüğüm güzellikleri inşa edenler çoktan göçüp gitmişken, mirasyedilerin hayatta olduğunu bilmek ne acı.

Medeniyetleri insanlar yeşertir ve yine insanlar çürütür. Akıl ve gönüldeki harikuladelikler şaheserleri, köhnelikler de harabeleri sonuç verir. Arada olmaksa en berbatı!

Köhneliklerin hepsini yıkmalı.. Yıkamalı bu şehri.

Yazar Hakkında

Halil Çiçekfidan

Halil Çiçekfidan

Ailenin ilk çocuğu olarak Fatsa’da doğdu. Akşam ezanından sonra sokakta olmama ilkesiyle yeşillikler arasında bir çocukluk geçirdi. Süper solak olduğu halde sağ elle yemek yeme çalışmalarına kendini adadı ve başardı. İlkokulu İnegöl’de, liseyi Bursa Anadolu Lisesi’nde tamamladı. On sekiz yaşını henüz doldurmuşken dil eğitimi için Washington D.C.’nin yolunu tuttu. Şimdilerde Galatasaray Üniversitesi'nde Kamu Hukuku Yüksek Lisans talebesi, FSMVÜ'de araştırma görevlisi. Annesine sesini yükseltip odadan hışımla dışarı çıkarken ayağının yine eşiğe çarpacağından emin.

Kafa Kâğıdı:       

 
Online dergiler Online dergiler