Üniversite Özel Dosyası | Hümeyra Levent

Hümeyra Levent tarafından yazıldı. Aktif .

 

Bugün bizim neslimiz ilim mefhumunun içine ne sığdırıyor? İlim ne için vardır ve kişiye ne kazandırmalıdır? Bir öğrencinin üniversite kapısından içeri girince beklediği ne ve ne ile karşılaşıyor? Bu soruların cevabını birkaç cümleye sığdırmak zor elbette ama bunlar, cevapları hemen hemen hepimizin kafasında şekillenen sorular.

İlim, anlam bakımından bilmek kelimesine tekabül ediyor, fakat asıl sorun içinde yaşadığımız çağda ‘’bilmediğimizi bilmeme, bilmediklerimizin farkında olmama’’ hususunda ortaya çıkıyor.  Liseden sonra doğru veya yanlış bir tercih yapıp üniversitenin kapısından içeri adımımızı atmakla, bir şeylerin peşinden sürüklenme yolculuğu başlıyor ve bu andan itibaren aslında hayal kırıklıklarından da koleksiyon yapmaya başlamış oluyoruz. Belki çok pesimistbir tutum ile yaklaşıyorum ama yaşadığımız ülkede kaçımız gerçekten okuduğu bölümü seviyor? Mezun olunca kaçımız ne yapacağını biliyor ya da okul sıralarında hocalarından aldığı bilgileri dimağında sentezleyebiliyor? Kimileri okuyamadığı babasının hayalini gerçekleştirmek için, kimileri bir diploma alıp çerçeveletmek için, kimileri salt para kazanmak için, kimileri de insanoğlundaki doymak bilmez ego tatmini için o kapıdan adımını atıyor belki. Bu durumda aynayı kendimize olduğu kadar akademisyenlere, eğitimcilere de çevirmek gerekiyor; zira bir tercih ile başlayan bu yolculukta içine düştüğümüz handikapta onların da payına epey hata düşüyor. Üniversitelerimizdeki sınav sistemi, genel kültür adı altında maruz kaldığımız bilgi bombardımanı, amiyane bir üslûpla söyleyecek olursam mezun olunca bir baltaya sap olabilmek uğruna giriştiğimiz yarış bizi amacımızdan saptırıp ideallerimizi silikleştiriyor ve bir an durup düşününce suçlayacak birilerini arıyoruz. Oysa insan bu dünyaya yalnızca bir kere geliyor ve yalnızca bir kere genç oluyor. Nesil olarak gençliğimizi, en verimli ve üretken yıllarımızı bu yarışın içinde mi ıskalıyoruz acaba? Üretmek yerine tüketiyor, öğrenmek yerine ezberliyor, bilmek yerine biliyormuş gibi yapıyoruz. İlim ve bilgi kavramları günden güne o kadar yüzeyselleşiyor ki, parça bütünün yerini tutmaya başlıyor. Mütemadiyen, alacağımız diplomanın hayalini kuruyoruz. Ne öğrenmenin ne de bilmenin hakkını veremeden mezun olduğumuzda ise elimizde diplomalarımız, zihnimizde sınavdan arta kalmış yersiz yurtsuz kelimeler kalıyor.

18. Yüzyılda yaşayan Fransız filozof J.J.Rousseau,  insanoğlunun doğuştan sahip olduğu saflığın kültür yoluyla bozulduğu düşüncesine kapılmakta ve toplumun eğitim anlayışına karşı savaş açmakta haklıydı belki de. Eğer içinde bulunduğumuz diploma ve etiket sahibi olma yarışına bir son vermezsek bilmekten ve öğrenmekten nasibini alamayan bireyler olmaya ve böyle bireyler yetiştirmeye mahkûm olacağız; ne kendini bilen ne de bilmeyi bilen…

  Hümeyra Levent

Yazar Hakkında

Hümeyra Levent

Hümeyra Levent

1990 yılının eylül ayında, İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, iki sene Marmara Üniversitesi’nde okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim görmeye başladı ve hâlâ burada öğrenci. Büyük şehrin uğultusundan kaçmak için çocukluğundan beri kitapları ve kâğıtları kendine sığınak belliyor. ‘Görünürdeki hayatı bundan ibaret’.

 

 

Kafa Kâğıdı:     

Online dergiler Online dergiler