Bir Acemi Seyir

Hümeyra Levent tarafından yazıldı. Aktif .

 

Yol, şehir ve yolcu. Hangisi yekdiğerini kuşatıcı? Kaderi ‘’kalmak’’ değil, ‘’gitmek’’ üzere yazılmış olan yolcuyu bir şehre bunca bağlayan ne? Yollar bitimli, şehrin ışıkları ise zahiri amenna, öyleyse yolcunun bildiğinden yüz çevirmesine sebebiyet veren ne?

Uzun zamandır buraya kök salmışım. Şimdi sırtımda ufak bir çanta hayatın pencere kenarından bakıyorum. Bir ummanın ortasındayım; ürpersem de aczimi bir kez daha idrak etmenin verdiği teslimiyet ile arkama yaslanıyorum. Kök saldığım yerlerden şimdiye dek çok uzaklaşmamışım, ayrılık mefhumu nedir bilmiyorum henüz, bu yüzden olacak baktığım pencereden uzakları iyi seçemiyorum. Zihnime sıralanan düşünceler kimsesiz kalıyor, mecbur çantamın kapağını aralayıp kâğıda ve kaleme dönüyorum. Beni sorgusuz sualsiz ağırlıyorlar; sadakati bir kez daha onlardan öğreniyorum.

Defteri açtığımda arasından sahaflardan topladığım bazı eski kartpostallar düşüyor kucağıma; beklenmedik bir misafir. Yolculuğum kısa sürecek olsa da bana eşlik edecek siyah beyaz insanların, evlerin ve sokakların varlığına seviniyorum. Hayatın pencere kenarından uzaklaşıp, mazinin aralık kapılarından gün yüzüne çıkan bu yitik yolculara ve evlere bakıyorum uzun bir müddet. Aşina olmadığım yüzler, gölgesinde soluklanmadığım asırlık ağaçlar, hikâyesinden bihaber olduğum virane evler görüyorum. Kimler yaşadı burada? Hikâyesinden bihaber olsam da, hüznün eşyaya yansımış halidir bir ev, bunu biliyorum.

Resimlerdeki insanların içinde bulunduğu ana ve mekâna bugünden bakıp bir anda onların içine dâhil olmak istiyorum. Kendimi resmin içindeki kadife elbiseli küçük kız sanıyorum. Bir bayram günü sanırım. Zira annemin genç sesi geliyor kulağıma; ‘’az ye şu şekerleri!’’ diye seslendiğini duyuyorum. Bir çocuk misket oynuyor az ötede, imreniyorum. Onun sokaklarda oynayan çocukluğunu siyah beyaz resmin arasından çekip kendi çocukluğuma yama yapıyorum. Hikâyenin İstanbul’da geçtiğinden her nedense şüphem yok ama kaybolduğum bu yerler hangi sokak araları kestiremiyorum.

Bir diğer resimde görünen sokaklara aşina gibiyim. Görünen geçit Süleymaniye Kütüphanesi’ne giden yol. O güzergâhtaki yollar, türbeler, ağaçlar bana da şahit, benim gençliğimi de saklayacaklar sonsuza dek. Bunu bilmek beni içten içe mutlu ediyor ve resimlerdeki yitik yolcular ile aramdaki mesafeyibiraz olsun görünmez kılıyor. Şimdi şu karşı yolda pilavcılar uzanıyor, renkler çok değişmiş evet ama aynı manevi hava solunuyor. ‘’Ben bu sokakların öğrencisiyim’’ diyesim geliyor resimdeki insanlara. ‘’Kaldırımlarını aşındırmışlığım, bir köşesine çekilip dinlenmişliğim, ezanlarında ellerimi semaya açmışlığım var. Çok hakkı var üzerimde bu semtin.‘’ diyemiyorum…

Resimleri defterin arasına emanet ediyorum isteksizce ama aklım o yitik yolcularda kalıyor.  Bu âlemin yitip gidenlere sanki hiç şahitlik etmemiş gibi aynı devran içinde dönüp durması ağırıma gidiyor. ‘’Yaşanmış’’ ile ‘’yaşanmamış’’ olan zaman karşısında nasıl da ‘bir’e dönüşüyor diye hayıflanıyorum. Resimler bahane belki de, kendimin de bir gün yitik yolcuların safında yer alacağı gerçeğine sitem ediyorum.

Görevlinin anonsu geliyor kulağıma, çantamı toplayıp inmeye hazırlanıyorum. Varacağım yere gitmem için bir otobüse binmem lazım. Güneşin kavurduğu sokaklarda sora sora ilerleyip bir durağa geliyorum. Yanıma gözlerinden ve ellerinden çok şey yaşadığı anlaşılan bir amca yaklaşıp, ‘’öğrenci misin evlâdım?’’ diye soruyor. Ve ardından ‘’ah gençlik!’’ diye derin bir iç çekiyor. Gözlerim hafif nemleniyor ama neyse ki beklediğim otobüs çok bekletmeden geliyor. Boş bir pencere kenarı bulup defterimi çıkarıyorum, aklıma çok sevdiğim şu satırlar diziliyor: ‘’Biraz gez, dünyanın hiç kimsenin olmadığını anlarsın. Nereye kök salsan bir başkalık, bir yabancılık taşıdığını. Nereye adım atsan sona kaldığını. O zaman anlarsın Âdem’den bu yana bu yer’li olmadığını… ‘’

 

Yazar Hakkında

Hümeyra Levent

Hümeyra Levent

1990 yılının eylül ayında, İstanbul’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, iki sene Marmara Üniversitesi’nde okudu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim görmeye başladı ve hâlâ burada öğrenci. Büyük şehrin uğultusundan kaçmak için çocukluğundan beri kitapları ve kâğıtları kendine sığınak belliyor. ‘Görünürdeki hayatı bundan ibaret’.

 

 

Kafa Kâğıdı:     

Online dergiler Online dergiler