Bir Güzelleştirme Masalı - Aysel Serpil Görgün | Makaleler - Şubat 2010

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

BİR GÜZELLEŞTİRME MASALI 

Globalleşme adı altında cüzi bir miktara devşirilen kamu kurumlarının sancılarını toplum olarak çekmeye devam ediyoruz.

Bu durumun bugünlerde fışkıran cerahati de tekel işçileri…

İşi ölüm orucuna vardırmaya niyetli 1200 mağdur ve mağdure. Ortaya çıkarılmasıyla sükût-u hayal deryasında yerini alan cuntanın balyoz hareketlerinden habersiz kafalarına inen balyozu kaldırmaya çalışıyorlar. 

 İşin daha da vahim tarafı ise tekel işçilerinin’ istemezük’ şartlarında çalışıp da gık demeyen; susmuş, susturulmuş, alışmış ve alıştırılmış kıtaların var olduğu... Seslerini duymadığımız; “güçlü devlet zayıf birey” realitesini göz önüne alırsak seslerini duyurdukları anda ellerindeki üç kuruştan olacaklarına inanan yollara çıktığında sulanan, coplanan veyahut muktedir olma yarışındakilerin köprübaşına kadar kendisine dayı dediğini bilen ''e bari'' zihniyetiyle sandıkta Müslüman'a (!) damga vuran sessiz yığın.

Peki bu kadar mı?

Sosyal devletimizin bizlere sunmakla mükellef olduğu eğitim hizmetinden sonra sağlık hizmeti de güzelleştirme yolunda.

Farklı ideolojik kılıflardaki her tabip birliğinin karşı olduğu tam gün yasası finişi geçti. Dokunulmazlıktan dem vurulduğunda cihat çağrısı almışçasına birleşen siyasi partiler in güdümünde olmadıklarını umut ediyoruz.

Sağlık bakanlığı, hastaları daha iyi tedavi etme vaatleriyle kendi özel muayenehanelerine yönlendiren doktorları cezalandırdığını öne sürerek halk desteğini alma çabasında.

Doktorlar ise tam güne karşı olmadıklarını ama şartların bu şekilde olmaması gerektiğini savunuyorlar.

Çalışma saatine bağlı ücretlendirme insan hayatı üzerinde oynanan bir kumar değil midir?

Öte yandan üniversite hastanelerinde eğitim ve araştırma yapan doktorların bu saatler için ücret talep etme hakları da yok. Bu hizmet beşte birlik ham maaşa dâhil.

Zaten muasır medeniyetler seviyesinin üstünde olduğumuzdan buluşlara, keşiflere, kalifiye hekimlere gerek olmasa gerek.  Velhasıl kelam mevzuat tarafından 201TL maaşla fakirlik sınırının üstünde addedilmiş bizler için devlet tarafından karşılanan miktarla şööyle bir kabamız alındıktan sonra  ince iş için ek meblağı muayenehanedeki doktora mı sermaye sahibine mi vereceğiz?

Değişen bir şey olmayacak sanki !?

Protesto sloganı olarak; az veren candan çok veren maldan atasözümüzün kullanılabilirliği yüksek.
 
Madalyonun görülmeyen yüzünden ise arsası, tarlası, dağları, kıyıları, küllenen golf sahalarına bu seferlik değinmeyelim. Zararına özelleştirilen kurumların çok farklı fiyatlara yabancı sermayenin eline geçmesi banka hesaplarındaki hareketliliğe göre büyüme olarak lanse edilebiliyor. Hazinemizin zararlarını da ancak faizini takside bağlayıp ödediğimiz dış borcumuz ve vere vere verem olduğumuz vergilerimizle kapatmaya çalışıyoruz.

Anaparanın ödenmesine dair henüz bir girişimde bulunmuşluğumuz yok imiş.

Olsun varsın... Reel büyüme yakalayan patronlarımız var; Hummer’ları olan ve işine yaya giden işçileri de var. Vergi veren hani... Artık bizim ülkemize de yatırım (!) yapan yabancı sermaye var.

Muhalefetimiz var bir de… Biz satmayın demiyoruz; satın, halkına hizmet edene satın, tekelcileri işten çıkarmamayı taahhüt edene satın diyen merkez solda.Hani merkezkaç kuvvetiyle çalışan...

Gelişiyoruz süper gücüz biz diyen ekonomistlerimiz var, Ana Haber bültenlerine Washington DC’den bağlanan… Mini etek gibi istatistiklerimiz var: Çok şey gösteren ama merak edileni saklayan. Varlık, bolluk, bereket ülkesiyiz biz efendim anlamıyoruz ama övünebiliriz; övünmeliyiz de.

Beyin ölümü gerçekleşen orta sınıf için bir dakikalık saygı duruşu lütfen.

                                                                                       Aysel Serpil Görgün

 

Paylaş


     Aysel Serpil Görgün’ün Eski Yazıları

Online dergiler Online dergiler