Kafiyeler - Mehmet Kaplan | Deneme Tahtası - Kasım 2010
KAFİYELER
Aziz okuyucularım iyi bilirler:
Merhum şairimiz Necip Fazıl Kısakürek’in “KAFİYELER” isimli nefis bir şiiri vardır.
Alt alta sıralanmış enfes mısralar…
Nerede ise her mısra bir-iki kelimeden müteşekkil.
Ancak, her mısra bir kitap sanki:
“….San'atsız
Papağan,
Neden çok;
Ve atsız
Kahraman,
Niçin yok?
Çok ve yok,
Yok ve çok,
Aç ve tok,
Tok ve aç;
Tut ve kaç!
Saklambaç.”
Bu mısralara, cümle eklemek; abes…
***
Bundan önceki bazı mısralar ise çok daha anlamlı:
“Hendese,
Kümese
Tıkılmak.
Hadise
Kırkayak.”
Ülkemizde dönen ve de döndürülen kırkayaklıklar ve kırkayaklara birebir uyan mısralar!
Şiirin devamındaki bir kısım ise şöyle;
“Adese (mercek),
Oyuncak.
Vesvese,
Gökbayrak.
Ölümse,
Gel dese;
Tak, tak tak!
Mu-hak-kak!”
Gerçekten de yukarıdaki mısralar cinnet geçirmekte olan cemiyetimizin son hali gibi!!
“Ölüm muhakkak” ama her taraf vesvese ve gerçekleri yakınlaştıran merceğimiz bozuk ya da kırık!
***
“Ve derken:
(……..)
Rüyamız
Kapkara.
Manzara:
…Ebeler
İsteksiz.
Kubbeler
Desteksiz.
Türbeler
Meleksiz.
Tövbeler
Gerçeksiz.
Cübbeler
Yüreksiz.”
Korkunç bir “Manzara”;
Çocuk yok, ebeler boşta!
Kubbelerin mânevî desteği yok gibi!
Ya cübbeler?
Bu; “yüreksiz cübbe” sahipleri öyle bir içi boşaltılmış cübbeye sahip ki içinde hangi meslek sahipleri yok ki?
***
Ve “Kafiyeler” şiirinin son mısraları:
“Cezbeler
Şimşeksiz.
…Heybeler
Ekmeksiz.
Kafiye,
Hikâye!
…Kandil loş,
Ocak boş;
…Emir tez,
Bekletmez!
Ve o nur
Bulunur!
İşte iz!
Geliniz!
Toprak post,
Allah dost...”
Bütün bunlara, ne ilâve edilebilir ki?
Her bir mısra:
Bir kitap hüviyetinde…
Hiçbir mısrada;
“Safiye, kafiyeye kurban edilmemiş.”
Sizce de öyle değil mi?
Mehmet Kaplan
Paylaş
Mehmet Kaplan’ın Eski Yazıları