Yarısı Bayat Aynı Nakarat - Aysel Serpil Görgün | Makaleler - Mart 2010

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

 

YARISI BAYAT AYNI NAKARAT

Gecenin ilerleyen saatlerinde izleyebildiğimiz siyasi içerikli programların katılımcıları ağız birliği içinde asıl konuşulması gereken konunun ekonomi olduğundan dem vurup başlıyorlar; yargıda yangın, orduda vurgun, kafada türban, bir imam bir de hatip…

Geçtiğimiz 87 yıl içinde soruna inebildiklerine göre önümüzdeki 87 yıl içinde bir girişimde bulunacaklarına dair ümit besliyorum.

Milli karakter olarak yoğurtlu pilav yiyemeyiz biz; ya yoğurdu yiyeceğiz ya pilavı. Damak zevkinden değil elbette ki bütçe kalibresinden.

O on dakikada yapılan ekonomiyi anma töreni bir nevi zikri aklama çalışması mıdır, bilinmez. Ama tabi madem böyle afilli gündemimiz var üzerimizden geçen borudan en pahalı gazı alacak olmamız pek de önem arz etmez. Gündeme odaklanmak gerekir, gündemde kalmak gerekir:

Hepimiz Askeriz, Hepimiz Laikiz!

Gökten zembille inmeyen bir cumhuriyet var. Milli bayram ilan edip, törenler düzenlediğimiz; sayesinde var olduğumuz…

 ''O zaman şimdiki gibi kolay değildi her şey'' der hep büyüklerimiz önemli işler yapıldığına dikkat çekme kaygısında olduklarından herhalde. (Popülizm çarşafının zihinlere tül çektiği günümüzde kolaydır çünkü her şey, öyle inanılır)

Değişimler, sancılı dönemlerin arkasından gelir.

 Güzel yurdumun kronikleşen sancısı sürekli değişimden ziyade gerçekleşemeyen değişimin habercisidir.

Cumhuriyet Rumeli imalathanelerinde üretilmiş Anadolu etiketli bir devrimsidir.

Asker kökenlidir. Militaristtir; yani dillendirilmese de o yanı pek. Sevmesek de biz. ''No militarizm!” Irak'a girmiş Amerikan tanklarını durdurmuş olsa da zihinlerde... Her devlet iç odaklara veya dış kuvvetlere karlı bir askeri harekâtın meyvesidir.

Her ikisine de karşıdır cumhuriyetimiz. Atatürk sosyal alanda yaptığı yeniliklerle, örnek aldığımız batının meşrulaştırma politikasını gütmüş, devrimini taçlandırmıştır. Postalın üstüne patik geçirmiştir.

87 yılda militarizmin en az etken olduğu hükümet onunkidir netekim(!). Askerlere siyaset sahnesine çıkmadan önce üniformalarını çıkarmaları gerektiğini öğütleyen de odur. Bu öğüt akıllarda pek yer etmemiş olsa gerek ki değişim cumhurbaşkanımızın milli selamet gömleğini çıkarıp atması kadar kolay olmamıştır.

Hepimiz Tayyibiz, Hepimiz Demokratiğiz!

Peki ya güçlü ordu, güçlü millet, güçlü devlet sacayağına kum atanlar? Devranın dönmesiyle cumhuriyetle ön plana çıkan elitistlerin egemenliğine son verme vaadiyle öne çıkan demokrat akım iktidarı ele alır.

Resmi olarak 60 yıldır bu iki kutbun siyasi rekabeti izlenmekte topraklarımızda. Çıkar turnusolüne göre kutuplanmış iki yan ve güçlünün eylemleriyle çenesini yoran uyurgezer yığın.

Sanayi odaklarını arkasına alan halkınmerkezsağsesi(!) kesim anayasamızın kendilerine verdiği yetkiye dayanarak çeşitli kereler durdurulmuş, indirilmiş, kaydırılmıştır ordumuz tarafından.

Şimdi ise bizde Sabri Ülgener'in bahsettiği liberallerle muhafazakârların flörtleşmesinden peyda olan kalvenizmin bu kutuplaşmaya farklı ve keskin bir boyut kattığını gözlemliyoruz.

Kılıcı kınındaki paşalar bu kez sert kayaya çarpmış gibi.

Karşı tarafın sağlamlığından mı sırtını sağlam kazığa bağladığından mı yoruma açık ?!

Muhafazakârlarla el ele vermiş tatlı su solu, milliyetçi laik kaleler... Başından beri ne halkın egemenliği diye tanımlanabilen bir demokrasi var ne de laikliği elden çıkarmak isteyen mollalar görülüyor.

Yalnız bu sefer vazgeçilen bir hukuk devleti gerçeği olduğu kesin. 

Askerlerin siyasetle uğraştıkları izlenimi verilmemelidir, asker politika ile uğraşmamalıdır.
Bu 1919 Amasya Görüşmelerinde alınan bir karardır. Gündemi yakalamak güneşe değmek gibi bizim ülkemizde.

Bilincinde olalım, uyutulmayalım!

Aysel Serpil Görgün

 

Paylaş


     Aysel Serpil Görgün’ün Eski Yazıları

Online dergiler Online dergiler