Huniversite | Yusuf Bahri Özsoy

Administrator tarafından yazıldı. Aktif .

HUNİVERSİTE

-          Hoş geldin.

-          Hoş buldum.

-          Sen öyle san…

-          Hı?

-          Zıııttt, Erenköy! Ağzını ayırma öyle… İlk kural bu! Yeni olduğunu belli etmeyeceksin! Kayıt yaptırdın mı?

-          Evet de siz--

-          Soru yok! Soru sorcaktın di mi? Sorcaktın, fark ettim. Burada soruları sen soramazsın! Yeri gelir ben de soramam. Biz buralarda soru soran yenileri pek sevmeyiz delikanlı. Zaten başlı başına yenileri sevmeyiz. Dolayısıyla ancak ve ancak yenilere soru sorabiliriz. Eksi çarpı eksi eşittir artı! Kapiş?

-          Anlamadım…

-          Güzel… Bölüm?

-          İnşaat Mühendisliği…

-          Olsun, olsun… Canın sağ olsun. Ama bunu kimseye söyleme!

-          Neden?

-          Soru yok dedim! Özellikle kızlara mühendislik fakültesinde olduğunu söylemeyeceksin, anlaştık mı?

-          İyi de--

-          “De” yok! Biz buralarda “de” bağlacını da sevmeyiz. Bundan böyle inşaat mühendisliği okuduğunu birkaç iyi adamdan başka kimse bilmeyecek. Sorarlarsa güzel sanatlardayım dersin. Ama sormazlar. Neden?

-          Çünkü soru soranları sevmezsiniz. Sevmezsiniz de siz kims--

-          Hop! Su koyuverdin yine! Ailen seni buraya soru sorasın, sorgulayasın diye göndermedi herhalde… Soru yok! Derslerini dinle, çıt çıkarma, not tut, hocalarını ilah belle, tartışma, sorgulama, sus, pus, tıp! Siyasî görüşün ne?

-          Ben siyaseti pek sevmem.

-          Bak, burada imkansız diye bi şey yoktur. Misal; ağız, kırılabilen bir organ olmadığı hâlde ağzını kırabilirim şu an senin! Bu üniversitenin genel siyasî görüşüne itaat edeceksin, o kadar!

-          Peki…

-          Öyle her şeye de “peki” demeyeceksin. Koyun musun sen?!

-          Değilim.

-          Soru değildi bu andavallı! Her şeye cevap verme! Hele hele hocalarına sakın cevap verme! Onlar soru soruyo sanarsın; ama aslında sormuyolardır. Oyuna gelme!

-          Herkesle iyi anlaşabilen bi yapıya sahibimdir. Ben onları severim; onlar da beni sevsin isterim.

-          Ah canım benim… Sen şimdi “dünya barışı” da istersin, di mi?

-          İsterim tabi!

-          Fakülte kantininde veriyolar. Koş, tükenmeden al hemen! Bitmişse benim selamımı söyle, orijinalinden fotokopi çeksinler. Vizede “dünya barışı” olmayanları finale almıyolar.

-          

-          Öyle üç noktalı entel susuşu yapma bana! Kalp de kırılan bi organ olmamasına rağmen onu da kırabiliriz. Ve hatta bunu sık sık yaparız!

-          Fark ettim.

-          Sende çok kitap okuyan bi ifade var haa… Ben insan sarrafı oldum artık, şıp diye bilirim. Kitap okuyosun sen di mi?

-          Evet…

-          Biz burada kitap okuyanları da sevmeyiz! Hocaların ne diyosa o! Yok efendim başka kitapta şöyle yazıyomuşmuş da falanca böyle demişmiş… Eee? Ne yapalım yani?! Notunu tut, hocanı dinle, repliklerini ezberle! Doğaçlamaya girme! Hele hele rolünün dışına çıkma! Rol çalma ulan!

-          Ulan mı?

-          Zoruna gitmesin delikanlı. Testiyi kırmadan önce şaplağı yemelisin. Gardını almanı istiyorum. Benim gibi olma diye…

-          Senin gibi mi? İyi de amca sen--

-          Ne amcası hayvan herif?! Yirmi dokuzumdayım ben!

-          Ama saçlar, sen, sesin, çizgiler…

-          Sakin ol evlat! Evet, öğrenciyim ben… İktisat… Dokuzuncu senem. Keynesyen ekonomiyi dayatan bir iktisat hocasının önerdiği kitapları almamamın ve sınavlarda kendi iktisadî teorimi savunmamın bir sonucu bu işte…

-          Ben… Ben gerçekten çok üzüldüm.

-          Şaka lan, şaka! Ne duygusal adammışsın! (Yazar, diğer karakteri kendisinden esinlendiği ve kendisine “saf” denilmesine gönlü razı olmadığı için “duygusal” sözcüğünü daha uygun buldu.) Babama göre bu bölümden mezun olursam memur olma şansım yüksekmiş. O da bi arkadaşından duymuş. Kısacası, “RTV” istiyodum; babam zorla yazdırdı. Ben de derslere hiç çalışmadım, hepsi bu! Mesaj falan yok yani bu hikayede!

-          Nası yok! “Herkes arzu ettiği bölümü okumalı” mesajını sıkıştırdın araya, o nası olcak?

-          Senden de bi şey kaçmıyo haa… Bana bak… Az kullanılmış – sadece bir iki sayfasına “çöp adam” çizilmiş – “Mikro İktisat” kitabı var bende… Eğer iktisat okuyan bi arkadaşın olursa bana gönder; uygun fiyattan bırakırım. Mikrocu sınav sorularını bu kitaptan hazırlıyo. Piyasada bulunan bi kitap değil. Altın değerinde… Aklında bulunsun.

-          Olur abi…

-          Hadi ikile şimdi Allah’ın çömü! Tihehehehe…

-          Haydaaa!..

Yusuf Bahri Özsoy

Online dergiler Online dergiler