İlk Bakışta 'Etki' | Zeynep Tuna

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

 

ilahi aşk

İLK GÖRÜŞTE 'ETKİ'

Bir zamanlar insanlarda görülen, akıllarını başlarından alan, taklı ama ruhu felç eden, kavak yelleri esintisinde, baş döndürücü rüzgâr... Dillerin tutulduğu, gözlerin kamaştığı, sözlerin anlam yitirdiği, duyguların kifayete eremediği, duaların saflaştığı ve ruhu saygı duruşuna getiren bir rüzgardan bahsediyorum ama; İlk Görüşte Aşk. Hani edebiyattan hatırlarız ya, âşık maşuğunun kaşını hilale benzetir, en güzel kirpikler hep onundur, hiç öyle narin eller görmemiştir.

O hep ulaşılmazdır, en kıymetli, en özeldir. Âşık vuslatı dilemeye çekinir de hadsizlik olarak görürmüş... Okuyunca şaşırıp böyle de mi aşk varmış dediklerimiz işte... Tabi şimdilerde ilk görüşünü bırakmış, masumiyetin yitirmiş, manasını kaybetmiş ve 'bir zamanlar vardı işte' kervanına katılmış. Artık şiirlerde, şarkılarda kendimize gelen güvenin haykırışını görüyoruz sevgilinin yalnızca bir seçenek olduğunu, sen olmazsan bana başkası mı yok diye yüzüne yüzüne haykırıyoruz, öyle de gururla söylüyoruz ki...

Şimdilerde hiçbir şeye vakit yoktu artık. Zamansız ömre Parça-bölük ilişkiler sığdırmaya çalışıyorduk. Çünkü sabrımız yoktu; tanımaya, güvenmeye, inanmaya, yaşamaya ve en önemlisi de hissetmeye... Kimsenin sabrı yoktu, manasız bir ivedilik vardı yüreğin boş odalarında. Duygular da sanki özünü kaybetmiş, hayli irileşmiş hormonluydu, renksizdi, tatsız, tutsuz...

Güvenlik duvarı yıkılmış bir ağ gibi çöküşe geçmiş aşk. Sadakat sırra kadem vurmuş, heyecanlar yenik düşmüştü aşk(!)lara.

Sabırsız, duasız, bir an önce yaşayalım çarkına takılmış sanki.

O kadar yozlaşmıştı ki arzularımız, vuslat'a ermek 'hayal' iken, dilemeye bile utanılırken, şimdiki aşkın sınaması yataklardan geçer olmuş, yazık! İthaf edilecek bir hitap bulunamayan sevgilinin, artık ' aşkım, bebeğim, böceğim' gibi her cümlede bilinçsizce zikredilerek anlamını yitiren kelimelerle boyanmış yüzü. Palyaço suratlı ilişkilerde eğleniyoruz; saçmaladığımızı göremeden, yüzümüzdeki maskeyi çıkarmaya korkarak, duygulara dizginlik vermeden ve en kötüsü de içimizdeki kendini bilmeze diz çökerek yaşıyoruz. Patavatsız çıkışlarımıza 'destur'suz ilerliyoruz. Doğallıktan, masumiyetten, ar'dan, hayadan bir haber nesil yetişiyormuş gibi gözüküyor çevreye bakınca. Köhne duyguların kucağına atlayıp, nanik çekiyoruz hayata, 7’mizde de 70’imizde de aynı halt olarak kalacakmış gibi...

Beşerden geçemeden İlahisine varamayacağız, yoktan var edilmişliğimizin sırrına eremeden çıkacak belki de son nefes!

Hayatımızın en büyük günden maddesi aşk olacak. Peşinden ihaneti, aldatılmışlığı, çaresizliği, isyanı, gözyaşını sürükleyerek ve her bir halkasına sahte umutlar takarak... Sürekli düşecek şerefler, sahteliğini iğrençleşmiş gülümsemesine kanarak uzattığı eli tutacak ve daha da derinliklere itecek ruhunu, karanlığın... Sonunda aşağılık ayağa kalkacak.

Çok zor olacak belki de AŞK, her uzanan ele sarılacağız çünkü... Hiçbir zaman ilk görüşte aşkın tadını alamayacağız dualarda, rüyalarda, gözyaşlarında... Bir salaşlık hâkimiyeti ele almış duygularda, bu yorgun gençliği yormayacak. Bu yaşananlara da tek bir telaffuz kalıyor 'ilk görüşte etki'; yaşanacak en kısa zamanda biteceğini bile bile ve isteyerek!

Zeynep Tuna

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler