Fikir Adası'nın Mufassal Tarihçesi

Said Doğrul tarafından yazıldı. Aktif .

 Birkaç yıl önce, kitabın önsözünden bir soruyla karşı karşıya kaldım: Neden ada? 

"Iıım" deyip, üst dişlerimle dudağımı kaşımıştım. Sahi, niye konmuş böyle bir isim? Cevabı düşünmediğim halde başladığım cümleyi Allah'a emanet ederken, muhatabım şıkları saydı.

"Yani, niçin yarımada değil? 'Fikir Adası'nı tercih maksadınız belli bir kesimle bağlantınızın olmadığını vurgulamak mı? Yoksa dergi olarak yerlilik imasında mı bulunuyorsunuz? Belki de tefekkür için kakofoniden yalıtılmış bir ortam?"

*

Vaktiyle Bursa'nın kalburüstü liselerinden 7-8 yoldaş, çay içip muhabbet ediyorlar. Aralarında Tolga, Ömer ve Halil gibi fiyakalı elemanlar da var. Dergi çıkarmaya aşeriyorlar; ancak kervanın yolda düzüleceği sanrısıyla teşebbüs ettikleri "Genç Aydınlar" deneyimi, tüm demsizliğiyle damaklarında. Söz konusu platform için afiş ve çıkartma bastırıp önce matbaacı cüzdanlarını aydınlatan gençler, bir müddet sonra neyin nasıl yapılmayacağını öğrenmiş.

Çaylar tazeleniyor, şeker atıp, kafalarını karıştırmaya devam ediyorlar. Simalar mütebessim; fakat bakışlar ciddi: Biz burada mühim şeyler konuşuyoruz bayım! Ve nihayet prensipte anlaşıyorlar. Bir e-dergi kurulacak, aylık periyotta yenilenecek, görsellerle desteklenen zengin bir içeriği olacak, belirli çıtanın üzerinde yazılar kabul edilecek, ilkesel bir yayın politikası benimsenecek... vs.

İşte Çiçekfidan, dört tarafı heyecanla çevrili bu fikirden bana bahsettiğinde, maaşa ilişkin detayları erteleyip nereyi imzalayacağımı sormuştum; -ve dört yıldır da zırnık koklatmadı, sağolsun-. 

Bilirsiniz, erkekler olarak iknası kolay, istikrarı problemli mahlûklarız. Ada'ya geldiğimde, pek çok istişare müdaviminin ilk vapurla geri döndüğünü gördüm. Yine de "www.fikiradasi.net" alan adı alınmış ve Joomla içerik sistemi (CMS) ile el sıkışılmıştı. Sırada yazar kadrosunu toparlamak vardı; ıssız adaya düşülse, listeye alınacak üç kişiyi belirleyip işe koyulduk.

Ağustos 2009, ikindi saatleri... Halil, tüm edavatını yüklenip şehre inmiş, kapı zilini zorluyor. Doksanlı yıllarda büyümüş her çocuk gibi bilgisayar mühendisi olmak isteyip, bütün gün FIFA kasacağını düşünse de, zahir ile zamirin farklılığı pratik yönelimlere götürmüş kendisini. Site kurmayı, modül (ç)almayı, tasarım yapmayı biliyordu. Odaya kurulduk, çalışmaya başladık. Amatör sabırsızlığıyla biçtiğim tahminî süre, her kuytu detayda duraksadıkça cömertleşti. Mehter takımından hallice ilerliyorduk. Muhayyilemde canlanan görselleri, turiste yol tarif eder gibi anlatıyordum: yüksek sesle, beden diliyle, kıt kelimelerle. Akrep görünümlü yelkovan zamanı hızla tüketirken, sitenin ana hatları oturmaya başlamıştı. Ve birden sabah ezanı duyuldu: "Yatsıyı kaçırdık lan?!" Zihnimizi çorbaya çeviren radyasyon, gözlerimizi de kemirmişti. Açılmış onlarca sekme, simge durumunda bekleyen zibilyon program... Nihayetinde kara göründü; bayanlar ve baylar, huzurlarınızda Fikir Adası e-dergisi!

Nallar hazır, atımız eksik. Dıgıdık dıgıdık bir açılış manifestosu karalamak gerek. Uykusuzluktan hacamat olmuş bir kafayla yazmaya başladık: "Bir fikrimiz var..."

*

Cemil Meriç, genç düşüncelerin dergilerde kanat çırpacağını söyler. "Söz iki sonsuz arasında bir çırpınıştır". Şehrin iç sokaklarına benzetir her bir sayfayı, mahrem ve samimi. "Fikirlerimiz suskun kaldıkça yalnızlaşıyor ve kayboluyordu". Devrin çehresini makyajsız olarak satır aralarında bulur üstad. "Dünün temelleri üzerinde bugünü yaşayarak, yarını tasarlayan bir serüven". Ve tomurcukların vaitkâr gururunu hisseder; "..amaçsızca dolanan neslin içinde aykırı bir çaba". Çünkü dergi, hür tefekkürün kalesidir: "Fikir Adası, anlamak ve anlatmak isteyenlerin, 'bir fikrim var' diyenlerin atış poligonu..."

*

"Ada senin için nedir?" diye sorsanız, en azından okuldur derim. Uğruna sabahladığımız sayılar, kaderin sosyal ağını ördüğü dostluklar, teneffüse çıkmadan tasnif ve tashih ettiğimiz yazılar, arada yaptığımız devamsızlıklar, ödev misali yazdığımız deste deste paragraflar... Bugüne dek 93 ülkeden, yüzbinlerce ziyaretçi Ada'ya uğramışsa gidiş yolundan puan almışız demektir. 

Sayfalarına hangi hatıraların sinmiş olduğunu, ne heyecanların ve hayal kırıklıklarının, nasıl mutluluk ve kızgınlıkların kazındığını çalaklavye yazmak mümkün değil.

Dört yıl boyunca bizimle beraber ada sahiline köşe açmış Robinson Crusoe'lara, dergiyi tramplen yapıp organize ettiğimiz yüz elliye yakın toplantıya katılmış yoldaşlara ve senelerdir gece uykusu ile gündüz aydınlığını vakfeden Halil kardeşime selam olsun: Üreten güzeldir!

Yazar Hakkında

Said Doğrul

Said Doğrul

İlk ve orta öğrenimini, gözünü açtığı şehirde tamamladı. Hukuk okumak üzere Bursa akvaryumundan İstanbul deryasına kulaç attı. Bir müddet tiyatro ile oyalandı, üç-beş kısa filmimsi çekti. İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku yüksek lisans programında temaşager, aynı kurumda Sosyoloji lisans talebesi. Sıfat değil, eylem olarak ‘yazar’lığını, editörlüğünü de yaptığı Fikir Adası e-dergisinin yanı sıra, sair süreli yayınlarda sürdürüyor. Şu an ise uzak ülkelerde, davulun sesinin geldiği yeri bulmaya çalışıyor. İleride cennetlik olmak istiyor.

 

Kafa Kâğıdı:       |  

Online dergiler Online dergiler