Hayata Dair Bir İki Kelam

Hüseyin Emre Sezgin tarafından yazıldı. Aktif .

 

Yaşam su gibi akıp gidiyor zamanda. Bazen şiddetlenip derin izler bırakarak, bazen bir taşın üzerinden atlarcasına hiç dokunmadan, bazen efendi bir asilzade, bazense hırçın, deli-dolu, kontrol edilemez bir ergen…

Bizler tamamen kendimize odaklandığımız için, o akan ırmağın sadece ve sadece bize ait olduğu vehmine kapılıyoruz:

Su bizim, yatak bizim, kaynak bizim, taş bizim, balık bizim...

Sırf bu yanılgı sebebiyle ıskaladığımız ıslak bir gerçek var; biz kendi yaşamımızdan çok başkalarınınkine dokunuyoruz

Tercihlerimizle, sözlerimizle, hatta gizli saklı içimizden geçenlerle bile başka insanlara temas ediyoruz. Bu temas bazen o kadar kuvvetli oluyor ki,dokunmaktan ötebizatihi onların varlıklarına ve yollarına müdahil oluyoruz.

Bizim değerlendirmelerimizin, hislerimizin, “ben olsaydım...” diye başlayan yönlendirmelerimizin insanlarda yarattığı etki, bize bir hususu daha düşündürmeli; biz varlığımızı bildirmeyle bile temas ettiğimizin insanların yaşam sorumluluğunu da üstleniyoruz. Yüzeysel ve hatta sanal çilelerle hücre kapatmak peşindeki insanlarken hem de…

Halbuki öncelikle kendi yaşamlarımızda belirleyici olmak gerekirken, korsan su kanalları açarak başka insanların bahçelerini tahrip etmek illetli bir saplantıdeğil de nedir?

 Ruh ve düşünce âlemlerine tecavüzde bulunduğumuz, kafamıza göre yeniden tasarımladığımız bu gönül sahipleri, bunu hak etmekte midir?

Mürekkepten ellerin bulandırdığı deryalar hiç mi gözümüzü açmaz?

Ya da bir dedikodu hızıyla yayılan vebaların aldığı canlar hiç mi girmez rüyalarımıza…

Köküne kadar idrak etmemiz gerekir ki; herkesin parseli kendinedir. Belli sınırlar, mahremiyetler, farklılıklar bu parçalanmışlığın kesin kuralıdır. O vakit her şeyin güzel olabileceğinden bahsetmek belki mümkün bir hayal –daha doğrusu öngörü- olabilir.

Hayatı güzel ve kaliteli yaşamak ve de hakiki mutluluğu yakalamak ülküsü için; hayatları emperyal dürtülerle tahakküm altına alma felsefesi derhal buruşturulmalı, sıkıştırılmalı ve çöp kutusundaki şerefli yerini almalıdır.

Sevmek, coşku duymak, hayatı biriktirmek, “artmak” pekâlâ bir noktacıkla bile mümkündür. Nice yasak diyarlarda hazineler edindiğini sanıp sandığıyla kalan az mıdır? Kâinat bile bir vakit bir nokta iken bunu unutanlar yahut…

Duygu, fikirsel namus ve vicdan anlamında sağlam insanlar olursak fark edeceğiz ki, bize yoldaşlık edenler de sağlam olanlardır. Sağlam görüntüler yansıtan sağlam aynalar... Benzer kokular taşıyan, “vahdet-kesret” iç içeliğinde gülen oynayan insanlar...

Kuyruklu yıldız muhtevasındaki insanlar ancak, ab-ı hayat tsunamileri yaratabilir.

Birbirinden güzel olmak konusunda eşit olmak; ah ne muhteşem bir hayaldir... Kendi hayatında gül olup, O’na hemdem olmak...

Başının göğe ermesini isteyen, boyut değiştirmeye mahkûmdur. Hayat, yürüdüğünde değil, tırmandığında zevkli bir uğraştır.

Yatay değil, dikey olsaydı köprüler; sizce de her şey daha güzel olmaz mıydı?

Online dergiler Online dergiler