Milliyetçiliğe 21. Yüzyıl Yorumu | Ömer Kaya

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

MİLLİYETÇİLİĞE 21.YÜZYIL YORUMU

Post-modern çağ, kavramların içeriklerinde oluşan değişimlerin belki de en hızlı yaşandığı zaman dilimidir. Özellikle Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla oluşan “yeni dünya” algısı bu değişimin en temel sebeplerinden biridir. İnsanlar Dünya’nın bir köy haline gelmesiyle oluşan şaşkınlıklarını yaşayamadan, yıllardır dillerinde gezinen kavramların da içerik olarak değişime uğradığını görünce şaşkınlıkları katlanmaktadır.

Temellerini Fransız ihtilalinden alan milliyetçilik kavramı özellikle 20.yüzyılda ulus-devletlerin inşası sürecinde temel taş olarak kabul edilmişti. Matematiksel olarak insanların Beyrut’ta, İstanbul’da, Newyork’da doğma ihtimalleri eşitken ve bunu seçme gibi bir şansları yokken bunun üzerinden üstünlük iddia etmek her dönem kafa karıştırıcı olmuştur. İnsanların ancak kendi ortaya koydukları ürünlerle övünebilecekleri düşüncesiyle yola çıkılırsa “milliyet” eksenli bir milliyetçilik anlayışı en baştan beri kokmaktadır.

Madalyonun diğer yüzünde de bir fıtrat gerçeği var. İnsanoğlu varolduğu günden beri yetiştiği veya çevresinde bulunduğu kültürlere yakınlık duymuş, onların kültürel kodlar içeren davranışları benimsemiştir. Burada ise işe “milliyet” değil “millet” kavramı girmektedir. Tabi ki burada millet milliyetten gelen bir kavramdan çok; ortak bir coğrafya, ortak sevinç, ortak acı v.b oluşturduğu topluluk olmaktadır. Sınırlarla doğrudan ilgisiz olan bu millet kavramının içerdiği milliyetçilik başkasına dil, din, renk, partisinden dolayı herhangi bir ayrıma gitmeksiniz ortak bir keder doğrultusunda kenetlenmektir.

Özellikle modern zamanlarda “milliyet” eksenli milliyetçilikle,”millet” eksenli milliyetçilik birbirine girmiş ve tarifi zor acılar yaşatmıştır. Ulus-devlet mantığının dayattığı tek ulus, tek milliyet düşüncesi insanlara tepkisel olarak “milliyet” savunması oluşturmuş ve milletinin kültürel kodlarının yok olmasından endişe duyan “millet” milliyetçileri de bu pompalanan korku havasından nasibini almıştır.

İnsanların aklına “millet eksenli denilerek milliyetçilik yumuşatılmaya mı çalışıyor ?” diye bir soru gelebilir. Zira milliyetçiliği süsleyerek servis eden “ulusalcı” çevrelerin garip tavırları bu korkunun haklı sebeplerini oluşturmaktadır. Türkiye özelinde düşünecek olursak Anadolu halkının kültürel kodlarından hiçbir zaman bir kişiyi herhangi bir vasfından dolayı dışlamak söz konusu olmamıştır. Öteden anlatılan gelen anılar, hikâyeler ve tarih bize bu topraklardan insanların çok yüzyıllar boyunca birbirlerinin tercihlerine saygı duyarak yaşadığını göstermektedir. Burada insanlar “milliyet” ekseninden çok “aynı kaderi yaşayanlar” ekseninde bakmaktadır.”Millet” eksenli bir milliyetçiliğe yeni bir isim bulmak da gerekmektedir zira “milliyet” kökeninden gelen bir kelime her defasında “milliyet” duygusunu çağrıştıracaktır.

Yaşadığımız yüzyıl bizlere dünyadaki değişime bakarak yöremizi yorumlamamız gerektiğini gösteriyor. Tam tersini yaparak yani dünyayı kendimize göre yorumlarsak cumhuriyet tarihinin ilk yıllarından günümüze kadar gelen garabet hallerden kurtulmamız mümkün görünmemektedir. Hele meşhur bir yalan olan “bölgemizin kendine ait şartları var” cümlesi “milliyet” üzerinden tasnif yapmaya çalışanların yemini gibi olmuştur. Bölgemizin şartları elbette jeopolitik olarak özeldir fakat bu bizim “milliyet fetişizmi” yapmamıza en ufak bir dayanak noktası dahi oluşturmamalıdır. Bölgemizin özel şartlarını medeniyetlerin buluşması doğrultusunda değerlendirmeliyiz.

 Dünyada sık sık dile getirilen “medeniyetler çatışması” tezlerine prim vermemek ve bu doğrultuda tavır koymak her vicdanlı insanın boynuna borçtur.

                                Ömer Kaya


     Ömer Kaya'nın Eski Yazıları   

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler