Bizi Karanlığa Veren Yıldızlar | Hilal Yaşlı

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

BİZİ KARANLIĞA VEREN YILDIZLAR

Yunan ve Roma dininde tanrıları temsil ederlerdi, onlara tapınan insanlar vardı.

Yüzyıllardır yön bulmada kullanılıyorlar, hala harita çizimlerinde yıldızlara başvuruluyor.

Edebiyatta sevgilinin gözyaşları onlara benzetilmiş, gecenin karanlığında şairlere ilham kaynağı olmuşlar.

Yıldızlar… Yedi kat göklere serpiştirilmiş, yaratılış harikaları…

Biz “gereksiz yere” ünlü olan, “uğraştığı sanatta başarılı olmasa bile” adı dillerde dolanan, özel hayatlarıyla sürekli gündemi meşgul eden, “içi boş düşünce ve davranışları” bizim tarafımızdan takip edilen insanlara da “yıldız” diyoruz. Neden?

Okuduğum bir yazıda ürettikleriyle halkı aydınlatmayan aydınlardan bahsediliyordu. Bu aydınlar bununla da kalmıyor, içinden çıktıkları toplumu dışlıyorlar da. Aydınlar halkın seviyesine inmiyor, halk aydınların seviyesine ulaşamıyor. Halk; kendilerini kalkındıracak, ferah ve refaha ulaştıracak, aydınlatacak kesimden mahrum oluyor. İş böyle olunca iki taraf birbirini dışlıyor, iki başlı ejderha, bir baş diğerini beğenmiyor.

Destekleyeceklerine birbirlerini iyiye dair, ket vuruyorlar aksine...

Gerçek aydınlar, halkı dışlayınca, halk kendini sahipsiz gören çocuk misali, tanımı yapılan “yıldızlar” ın kucağına atıveriyor kendini. Kendilerini buluyorlar onlarda, daha yakın geliyor onlara yıldızlar, dışlanmıyorlar onlar tarafından. Aksine, yıldızlar kimi zaman, halka kendilerinin onlardan daha zeki, daha akıllı, daha işe yarar insanlar olduğunu hatırlatıyorlar. Yıldızlar halkın bilmediği kelimeler kullanmıyor, anlamadıkları görüntüleri resmetmiyor, felsefesi olan bir oyunu sergilemiyorlar. Sokak ağzıyla konuşuyor, argo kullanıyor, gerekirse şiddet ve cinsellik içeren yaşantılarla ( Freud’ a göre şiddet ve cinsellik insanın doğasını oluşturur.) halkın salonuna kadar giriyorlar.

İsimleri yıldız ama parlamıyorlar, karanlığa veriyorlar dört bir yanı…

Yıldızların bazıları bazı zamanlar daha fazla gündemde oluyor. Halk belki dalga geçerek, belki de gerçekten gönül vererek takip ediyor yıldızları, bu çok önemli olmuyor. (umuyorum bu yazıyı okuyanlar arasında gönül verenler yoktur böylelerine) Derler ya reklamın iyisi kötüsü olmaz diye, biz oturduğumuz yerden dalga geçtikçe, yerdikçe para kazanan, değerlenen insanlar var. Yapılan programlar, pazarlama tekniği olarak,  “gündemdeki yıldızları” kullanılıyor. Yani halk kimi diline dolamışsa, o sıra kimi takip ediyorsa, yapılan programlara para kazandıracak insan odur. Programın içeriği önemsizdir. Önemli olan yapımcının ne kadar kazandığıdır.

Şu sıra bir tane program var. Programda, aslında gereksiz bir insan, maddi çıkarlar doğrultusunda kullanılıyor. Yapımcısı geçenlerde televizyona verdiği bir röportajında “Biz o insanı bu özelliğini, karakterini bilerek programa dâhil ettik.” Dedi. Bu söylemin açıklaması: “ Biz o insanın bu programı o kadar insana izleteceğini biliyorduk. Halk istedi, istediğini verdik.” olabilir ancak. Göz ardı ediliyor; halk istemiyor, yapılan davranışları yeriyor, lastik gibi uzatıp espri konusu yapıyor hâlbuki… Biz eğlenceli birkaç dakika geçiriyoruz diye insanlar üzerimizden kaç haneli sayılarla ifade ediyor kazançlarını…

Biz küçümsedikçe büyüyen insanlar… Bu devirde en çok onlar pirim yapıyor. 

Bu “yıldız” sorununu aydınlarla el ele verirsek çözebiliriz. İki başlı ejderhanın iki başının da ileriyi göstermesi gerekiyor ileriye gidebilmek için. Aydınlar bizi aydınlatmalı, biz her şeyin reklamının yapılmaması gerektiğini anlayıp medyaya karşı tavrımızı belli etmeliyiz. 

Ve bunların yanında; 

Eskiden suyun yanına kurulurmuş ya evler, biz kütüphanelerin yanı başlarında yaşamalıyız. Her yemekten önce bir yudum şiirimiz olmalı, yatmadan önce atıştırmalık hikâyelerimiz... Kelimelerin ahengiyle beslenmeli ruhumuz, cümlelerin manalarında hayat tüketmeliyiz.

Biz, bilinçlenmeliyiz; düşündürmeyeni hayatımızdan dışlamalıyız.

Üzerimizden, haksız kazanılan paralara dur demeliyiz.

Değersizlere değer vermeyi bırakıp “yıldız” kelimesinin anlamını yeniden yapılandırmalıyız.

İlham kaynağı olan, yol gösteren, fikirleri yaratılış harikaları olan insanları yıldız olarak adlandırmalıyız, bizi karanlığa verenleri değil.

 Hilal Yaslı

Paylaş


     Hilal Yaşlı'nın Eski Yazıları

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler