Türkiye Muhafazakarlaşıyor Mu? | Ömer Kaya

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

TÜRKİYE MUHAFAZAKÂR BİR YÖNE Mİ GİDİYOR?

Muhafazakâr kavramı 20.yüzyılın son çeyreğinden itibaren bir kabuk değiştirme sürecine girdi. Daha öncesinde muhafazakârlık "muataasıp" ile benzeşirken artık muhafazakârlık da çağın ritmine göre bir şekil almıştır.

Hızla küreselleşen dünyada kültürler ortak noktalarda buluşuyor. Artık insanlar "medeniyetler çatışması" tezlerine beş para ehemmiyet vermiyorlar. Zira hepimiz aynı gezegende yaşıyoruz. Bu gezegenin herhangi bir yerindeki çatışma ya şimdi ya da bir süre sonra ucu bize dokunacak süreci de başlatıyor. Bu nedenle "kuyruğu dik" şekildeki bir duruşun 21.yüzyılda alay konusu olduğu son derece açıktır."Çok kültürlü yaşam" kavramı henüz yeni olsa da çağını kavrayan her insanın gerçekleşmesini beklediği bir hayaldir aslında...

21.yüzyılda muhafazakârlık denen kavram hızlı bir dönüşüme giriyor. Muhafazakârlık da "olduğu gibi muhafaza etmek" dışına çıkarak "kendi kültür özlerini bağlı kalarak dünyayı anlama" eksenine oturmuştur. Zira önceleri sıkıyönetim ilan ederek insanlar engellenirken artık internet siteleri engellenir oldu. Facebook, twitter v.b iletişim araçları dünyadaki tüm iletişim algılarını yıkmıştır. Arkadaşınızın kulağına fısıldadığınız bir cümlenin ses kaydı artık video sitelerine düşebilir. Bu denli açık bir ortamda "muhafaza etmek" pek kolay olmasa gerek...

Türkiye de bu küreselleşmenin doğal sonucu olarak kendine göre bir değişime uğruyor. Kimi kesimler tarafından uzun kredili destekler gelirken, kimi kesimler de "endişeli" bir tutum alıyorlar.(Endişeli olma kavramı da ayrı bir yazı konusu).Şu açık ki yukarıda çizdiğimiz şartların artık 1930'lardan kalma ittihatçı mantığı çöpe kaldıracağı açıktır. İnsanlara çeşit çeşit etiketler yapıştırarak bir nevi "karşıdakinin tepkisinden beslenen" bir anlayış artık çatırdama sürecine giriyor. Bu çatırdama süreci Türkiye'nin kuruluş yıllarından beri ötekileştirilen muhafazakârlara da ayrı bir cesaret vermektedir. Aslında süreç şu cümleden ibaret."Türkiye muhafazakârlaşmıyor muhafazakârlar dışarıya çıkıyor ve dünyaya adapte oluyor.".Türk medyası tarafından oluşturan çeşitli balon gündemler("Malezya mı olacağız","şah öncesi İran şah sonrası İran")her ne kadar toplumun muhafazakârlaştığı söylese de literatür ve bağımsız gözlemler bunu yalanlıyor. Ülkenin üzerindeki görünmez demir(derin) perdeler kalktıkça insanlar sokağa çıkıyor ve kendilerini ifade etme şansı bulabiliyorlar. Bu ifade etme şansını kendine karşı bir cephe almak olarak görmek komik bir paranoyadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri şu veya bu sebeple imtiyaz elde etmiş olanlar yıllardır alternatif oluşumları çeşitli vesilelerle yaftalayarak engellemeye çalıştılar fakat yıl 2011 olunca bu tür şeyler artık sökmüyor.

"Aynı anda hem eşit hem farklı olmak" olgusu gündeme ne zaman gelse "endişeli modern" tayfadan sürüyle bir uğultu yükseliyor.Herkesi bir kalıptan geçirerek fabrikadan çıkarmaya alışkın "1930 modernleri" açık dünya'nın taleplerine karşı kafasını kuma sokan devekuşu moduna giriyor.Gözünü kapayanın sadece kendine gece yaptığı aşikârdır. Tek tipleştirilmiş tüm kesimler artık taleplerini daha rahat bir şekilde dile getirebilmektedir. Bu da sistem "muhafızları" için büyük bir "endişe" kaynağı oluyor.

Toplumumuzda örneğini de gördüğümüz üzere çağa ayak uyduranlar kendini "modern" olarak adlandıranlardan çok muhafazakârlardır. Zira "modern, çağdaş" gibi kelimeler 19.yüzyıl ve 20.yüzyılın ilk yarılarına kadar "pozitivist" bir düz mantığı ifade etse de arık modern kavramı çok farklı bir içeriğe bürünmüştür. Çağının getirdiği insan hakları, demokrasi v.b talepleri doğru anlayanlara ancak çağını anlama manasındaki "çağdaş" kullanılabilir. Yoksa kendince doğmalar üretip bunu "çağdaşlık" diye pazarlamak akıl karı değildir. Belki 1930'lar için öyle söylenebilirdi fakat takvimlerimiz 2011 yılında olduğumuzu bize hatırlatıyor.

"Endişeli" olma psikolojisinin altında derin bir "çok kültürlülük düşmanlığı" yatmaktadır. Yukarıda da "aynı anda hem eşit hem farklı" olarak ifade ettiğimiz durum istesek de istemesek de sürükleneceğimiz durumdur. Tıpkı küreselleşmeye sürüklendiğimiz gibi...

 

Ömer Kaya


     Ömer Kaya'nın Eski Yazıları

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler