Duygu Rapsodisi | Hilal Yaşlı

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

DUYGU RAPSODİSİ

Duygular âlemi geniş topraklarda kurulmuş içsel bir yapıdır. Orda bin bir çeşit duygu yaşar:

En azgın huylara sahip, elinden koca bir balyozu hiç düşürmeyen, iri azı dişleri ve uzun, kirli tüyleri olan tıfıl öfke;

Kokuşmuş nefesli, uzun siyah saçlı ve kırık tırnakları olan nefret;

Yeni doğmuş bebeğin yumuk ellerine, renkli kelebek kanatlarına ve ömrüne sahip, hızlı hareket eden mutluluk;

Yaratılışının çocukluğundan kurtulamamış, pembe şekerleri çok seven, asla çiçek kokulu parfümlerinden vazgeçmeyen, dağınık yaşam süren aşk;

Buruşuk yüzlü, diğerleri tarafından keşkelerle tanımlanan, yaşlı, her zaman çok düşünceli pişmanlık

Ve bunların türevleri, yandaşları, karşıtları:

AcımaArzuBunalımCoşkuDehşetDüşmanlıkEndişeGururHiddetHayretHüsranIstırapKıskançlıkKederÜzüntüKinKorkuMerakMerhametMinnetSaygıSuçlulukŞefkatUmutUmutsuzlukUtanmaÜzüntüZindelik…

Duygular âleminin yönetiminde süreklilik yoktur. İdare babadan oğula geçebilir. Zaman zaman öne itilen halk kahramanı başa getirilebilir. Kara orduların yönetime el atabileceği gibi beyaz kanatlı bir grup da ihtilal yaparak manifestosunu verebilir. Çoğu zaman kanlı bıçaklı savaşlar, isyanlar verilir taht kavgalarında. Kimi zamansa sükût içinde teslim edilir hâkimiyet. Türlü akıl oyunlarıyla başa gelenler de yerel tarihleri içerisinde görülmüştür.

Tüm bu çeşitlilikte demokrasi yer bulamaz kendine. Duygular âleminde demokrasi yoktur. Hiçbir kudret cumhuriyet getiremez topraklarına. Kim karar verebilir ki hangi duygu yönetiminin üstün olduğuna? Kim sevgiyi nefrete tercih eder? Ya da kim gururu aşka? Duyguların haklarında karar verilemez. Onlar için sadece eylem vardır. Kafalarına göre düşünmeden, davranırlar. Bu yüzden ya adları eskilerde kalmış yönetim biçimleri hüküm sürer ya da anarşiye teslim olur tüm duygu boşlukları bu topraklarda.

Tahtı ele geçiren ana duygu tüm diğer duygulara boyun eğdirir, kendilerini unutturur, bedel ödettirir hepsine;

Karanlık bir perde iner yukarılardan, aydınlık gizlenir gölgelerin arkasına, karamsarlık çöker tahta…

Yağmur başlar, ağıtlar yakılır, boş bir kayık salınır denize, anlaşılır ki üzüntü başta…

Ateşler harlanır, her yer kızıla döner, önde olur hırs giriştiği her savaşta...

Tüm renkler dile gelir, her hece bilmecelerde erir, tüm topraklar merakta…

 

Baştakinin ne kadar egemenlik süreceği ancak bastırılmış duyguların ne zaman isyan edeceğine bağlıdır... Birkaç an sonrasında da tahttaki alaşağı edilebilir, birkaç asır sonra da. İsyanların vereceği tahrip iktidarın hangi duygu olacağından daha ürkütücüdür aslında. Duygusal boşluklar bitmeyen anarşiye teslim olabilir. Savunmasız kalır tüm âlem, yıkımlar başlar gizliden gizliye. Kısa süreli marjinal değişimler yaşandığından duygusuzlaşır her şey. Safkanlık zamanla yok olur, duygular bile göç eder, yapıları değişir hatta ölürler zamanla.

Duygular davranışlar bir yana dursun düşüncelerden bile daha baskındırlar. Âlemlerinde her ne yaşanırsa etkilerler bizi de. Ne hissedeceğimizi onların içişleri belirler. Başta korku varsa sineriz köşemize, coşku varsa yerimizde duramayız, merhamet varsa neyimiz varsa veririz ezilmişe... Asla biz karar veremeyiz hangi durumda ne hissedeceğimizi.

“D” ile başlayan şeylerin en akışkanları, en şaşmışları, en kararsızlarıdır duygular. Asla son bulmaz dönüşümleri. Asla bastırılamaz, asla yok edilemezler. Tabi biz yokolmadığımız sürece…

Sonumuz gelene kadar onların da hikâyelerinin sonu yoktur. Zaten kim ister ki bu değişimlerin son bulmasını… Aslolan hissedilen duygunun hangisi olduğunu bilmektir, bazen hiç kolay olmasa da...

Ne hissettiğimizi anlayabilmek ümidiyle.

Hilal Yaslı

 

Paylaş


     Hilal Yaşlı'nın Eski Yazıları                  

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler