Hatırla! | Ayşe Varışlısoy

İskele Editörü tarafından yazıldı. Aktif .

HATIRLA!

Aylardan Şubat. Kalem sevinçlerden bahsetmeye yanaşmıyor. Tarih kitaplarında yer bulamayan ama hiç yakamızı bırakmamış olan geçmişin kan kokusunu getiriyor rüzgâr. ‘Hatırla!’diyor bir ses, bugünün de geçmişin gibi olmasın diye.

Çok değil bundan 86 yıl öncesi. Üç ayaklı sehpaların hazırlanmakta olduğu günler. Seyyar infaz arabaları sanki mahkemeler. Sorgudan önce yetişiyor yargı. Ve idam hiç görülmemiş bir el çabukluğuyla baş göz ediyor hayatları ölümle, en adi şekilde. Soğuk, ıssız, sevimsiz bir hava var Ankara’nın çehresinde. Zaman, dakikalar sonra gerçekleşecek zulmün arifesinde, yalnızca gazetelerin iç sayfalarındaki satır aralarında kaybolacak bir idama gebe. Mezar taşları bile habersiz zamanın getireceklerinden. İşte öyle sessiz adalet ve her yer alabildiğine delalet.

İskilip’te doğdu. Adı Mehmet Atıf. Mazlumluk ve şehitliğin fert planında en üst örneklerinden. Tüm hayatını ilim ve irfana bağlamış, okumak ve okutmaktan başka işi olmayan, arif, fazıl sıfatlarıyla muttasıf bir İslam âlimi.  İstanbul gibi bir ilim merkezinde eğitimini tamamlamış ve Darü’l-Fünununa girip İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuş bir aydın. Hiç bir zaman peşini bırakmayan önder kişiliğiyle halkın itibarını kazanmış şahsiyet. Necip Fazıl’ın deyimiyle :‘’Herhangi bir şeriat adamı değil, din öfke ve hamlesine sahip bir aksiyon adamı.''

Frenk mukallitliği ve Şapka risalesi, İskilipli’nin İslam ruhuna tam uygun bir fikir yapısıyla, asliyeti korumak adına, yasaklanmamış bir mevzuda İslam hüküm ve şahsiyet ölçüsünü göstermeyi amaçlayan, cumhuriyetin şapka kanunu meyvesini vermeden mevsimler önce yazılmış eseri. Pervasızca düşünce suçlusu ilan edilmek istenen bir mazlumu mimlemenin dışında suç adına hiç bir hüccet belirtmez.

İlk defa 31 Mart olayında sürgün cezası almıştı İskilipli ve sonra ‘’yanlış anlaşılma’’ açıklaması ile salıverilmişti. İzmir’in işgaline ilk tepkiyi gösterenler arasındaydı. Kurduğu “İslâm Tealî Cemiyeti” vasıtasıyla Anadolu’nun toparlanmasına yardımcı oldu. İrşatlarıyla Anadolu’nun yüreğini diri tutmaya çalıştı.

Cumhuriyet dönemiyle birlikte çağdaşlık, ‘İlim müminin yitik malıdır. Onu nerede bulursa alsın’’kabilinden Avrupa’nın iyi ve faydalı taraflarını bünyemizde eritip benimserken asli ve şahsi hasletleri de en hassas şekilde korumak olarak algılayan anlayıştan, Avrupa’yı her haliyle taklide teşvik eden mukallit seviyesinde bir anlayışa dönüşmüştü. ’Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız! İsterseniz bildireyim ki, bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca varmak için, gerekirse bazı kurbanlar da verelim.”sözünün verdiği ilhamla Şapka Kanununun halka cebren uygulatılmasına karar verilmiş ve bu kanuna muhalefetin sebebinin halkın dini duyarlılığı olduğunu anlamayacak kadar hissiyat-ı umumiyeye karşı körleşilmişti. Bu yüzden muhalefetin sebebi yönetimin öteden beri hoşlanmadığı etkin bazı kişilerin infiallerine bağlandı. Sonuç olarak; sürgünler, ağır hapis cezaları ve adaleti o pak alnından vuran, geriye yalnızca kalplerin çarpışı ve sükûtun o ketum çığlığını bırakan idamlar. Sözde onca şapka aleyhtarı hareket halkın din duygusundan değil Atıf Hocanın Cumhuriyet’ten mevsimler önce yazılmış eserinden geliyordu.

1926’nın o hazin Sonbaharı birkaç günlüğüne bazı tetkikler için evinden alınıp aylarca bir tek kelime dahi edilmeden hapislerde tutulan İskilipli Atıf Hoca işte bu suç (!) tan ötürü idam edildi. Umumî efkâr bilmiyordu ki Atıf Hocanın mahkûm edilmesi için delile, itham unsuruna ihtiyaç yoktu ve o mübarek adam kendisiyle hüviyetiyle ve şahsiyetiyle evvelden hükümlüydü. Tek kabahati halis bir dindar olmak.

Nereden çıktı ki şimdi yıllar öncesinden kalma bu sevimsiz mesele, gereksiz hassasiyet? Sözlerim, şapkadan ne zaman ne çıkacağı belli olmayan ülkemin vicdan binası birkaç tuğla da olsa hala ayakta kalmış olan insanları için ki, geçmiş üzeri örtüldüğü sürece geçmemiş olarak kalacaktır. Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akacak, vicdanın sustuğu yerde insanlık konuşmayacaktır. Milletimize hala giyim kuşamına bakılıp da dayatmalar uygulanıyorsa, mesnetsiz sebeplerle insanlar hak ve özgürlüklerinden mahrum ediliyorsa ve haksızlıklar hainlik yaftalarıyla örtbas ediliyorsa bu meselenin iyice hatırlanmasına ihtiyaç vardır. Kendi fikirlerini dikte etmek adına gözünü idamdan esirgememiş bu yargısız infaz zihniyeti İskiliplinin ruhunu halen asmaktadır.

İşte bu yüzden…

Hatırla! Yarını bu günden kurtarmak için.

Hatırla! Her zulmün özü nisyandır zira.

 

Ayse Varıslısoy

Paylaş


  Ayşe Varışlısoy'un Eski Yazıları 

Yazar Hakkında

İskele Editörü

Online dergiler Online dergiler