Bir Türk Kaç İnsana Bedeldir?

Said Doğrul tarafından yazıldı. Aktif .

 

Irkçılık, ötekileştiren ve ‘öteki’ faraziyesiyle kendini var eden bir olgu.

Sinsi planlar yapan karanlık güçlere, bölücülük peşindeki işbirlikçi vatan hainlerine; kısacası ‘düşman' siluetinin varlığına ihtiyaç duyanbir zavallılık.

Bireylerin birlikte yaşadıkları insanlara yakınlık duyması ve birtakım manevi değerleri müşterek kılması, milliyetçilik değildir.

Kelebeklerin uçuştuğu yemyeşil vatan topraklarını çok sevmek veya geçmiş ile gelecek nesillerin engin kalabalığı önünde trampet sesleri ve konfetiler eşliğinde yürümek, teorik ve retorik bir masaldır.

‘Milletinin menfaatini her şeyin üstünde tutmak’ mefhumuyla pırıltılı bir zırha büründürülmüş milliyetçilik, söz konusu çıkarlar için her şeyin mübah olduğu sonucunu doğuran bir fanatizmdir.

Türkiye’de mevcut bulunan toplumsal zenginlik, beraberce hissedilen sevinç ve keder, hatıra olarak yer edinmiş tarihi miras; milliyetçi zihniyetin ‘bizler-onlar’ ayrımına indirgenemez.

İdeolojik ve kurgusal yöntemlerle inşa edilen 'milli kimlik'; bir başka deyişle, sübyanların varlıklarını armağan ettiği Türk varlığı, varolan tüm aidiyetlerle kesişmeyeceğinden ötürü pek çok kimliği asimile etmiş veya ötekileştirmiştir.

Tek ahlaki kıstas olarak, müfredat uyarınca zihinlere zerk edilen milliyetçi mefhumlar, kudsiyet atfedilmiş dogmalara ilişkin her anti-teze zorba yaftalar yapıştırılmasına neden olur.

Her gün üzerine yemin ettirilerek fetiş haline getirilen vatan, uğruna 'hain'lerin öldürüleceği bir mecra olarak içselleştirildikçe; mezkûr durumun vicdansızlık ve haksızlık içerdiğine yönelik akıl yürütecek kutsal değerlerden uzak Ogün Samast'lar, sokakta Ermeni avlar veya Facebook’tan katliam çağrısı yapar.

İnsan tabiatını tanıma ve fıtrata ait kimi çarpık insiyaklara set çekme adına eğitim önemli bir araçtır; fakat Türkiye'de Ata kültünde mündemiç felsefe, 'halka göre rejim' anlayışının aksine, 'rejime göre halk' zihniyeti uyarınca, çocuklara at gözlüğünü küçük yaşlarda taktırır.


Süt içecek yaşta olmasına rağmen, her sabah kıymeti kendinden menkul aforizmalar üzerine and içen kitle, etik temelli doğru/yanlış ayrımından ziyade; nedenlerinin sorgulanmadığı 'biz ve onlar' eksenli düşünme eğilimi gösterir.

Oysa, hiç kimse bir diğerinden üstün yaratılmamıştır.

Hiçbir insan doğuştan gelen ayrıcalıklara sahip değildir.

“Türk isen övün; değilsen itaat et!” sözüyle, biyolojik niteliklere göre kırmızı-beyaz şablonlar hazırlamak veya bir ülkeyi terörle tehdit edip ‘barış’ çubuğu tüttürmek narsistik bir esfeliyettir.

Koyunun yaşam hakkı kasapla tartışılmaz.

Ne mutlu insana insanca davranana!

Yazar Hakkında

Said Doğrul

Said Doğrul

İlk ve orta öğrenimini, gözünü açtığı şehirde tamamladı. Hukuk okumak üzere Bursa akvaryumundan İstanbul deryasına kulaç attı. Bir müddet tiyatro ile oyalandı, üç-beş kısa filmimsi çekti. İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku yüksek lisans programında temaşager, aynı kurumda Sosyoloji lisans talebesi. Sıfat değil, eylem olarak ‘yazar’lığını, editörlüğünü de yaptığı Fikir Adası e-dergisinin yanı sıra, sair süreli yayınlarda sürdürüyor. Şu an ise uzak ülkelerde, davulun sesinin geldiği yeri bulmaya çalışıyor. İleride cennetlik olmak istiyor.

 

Kafa Kâğıdı:       |  

Online dergiler Online dergiler