Bukalemundan Kalbe

Süleyman Kahraman tarafından yazıldı. Aktif .

 

Kimisine cennet olan kimisine cehennem bu hayatta. Olayların kimin için, ne anlam ifade ettiğinin tayinini insanın ruh mekanizması yapmaktadır. Ruhtan kastetmek istediğim vicdan, daha derin manada kalb sistemi. Tabi bu sistematik, insanın onu ne kadar özgür bıraktığıyla alakalı bir vakıa

İnsanların diline son zamanlarda pelesenk olmuş bir saçmalıktır özgürlük.

“Yukarıdaki cümledeki anlatım bozukluğunu bulunuz?“ diye bir soru sorulduğunu düşünün. Benim cevabım:

Özgürlük son zamanlarda saçma insanların diline pelesenk olmuş.“ derdim.  Zira insana en aykırı hislerini ortaya koyamamasından kaynaklanan kısıtlamayı, sanıyor ki mahkûmiyet. Hâlbuki farkında bile değil nelerinin esareti altında olduğunun. Paranın, cinselliğin, uyuşturucunun ve daha nelerinin. İşte bu haltları rahat yiyememenin vermiş olduğu rahatsızlık, behimi hissiyatla birleşince ortaya günümüz özgürlük savaşçıları çıkıyor. Ve daha da kötüsü bunlar itibar görüyorlar, sarakaya alınacakları yerde.

Özgürlüğün tanımını yapmayacağım; ancak ilk cümlede söylediğim gibi, cenneti cehenneme eşitleyen durumun esbab-ı mucibesinin en derinini söylemiş olduğum: kalp.

Eskilerde çok önemli olan, bugünlerde ona vakit ayırmayı ertelemekte veya hiç yapmamakta fütursuzca davrandığımız şey.  Aslında bir tek ona önem verip mutlu olabileceğimiz, onsuz ne yaparsak yapalım, aslında çok bir şey yapmamış olduğumuz şey.

Onu esas tuttuğumuzda hayatın karanlık kısmı olan geleceğe çok daha rahat bakabileceğimiz şey.  Onu merkeze koyduğumuzda, çevremizde nelerin döndüğüne önem vermeyecek kadar olgunluk kazandıran şey. İnsanın kalbi bu kadar önemliyken, günümüz insanı, ekonomik bir ton zırvadan bahsetmesine rağmen sonsuzla sonlu ayırt edemeyecek kadar zavallı olduğu kanısı ortaya çıkmaktadır.

Kalp’ten kastımla özgürlük arasında ya da özgürlük sanılanla arasındaki ince çizgiyi kavrayınca kalbe dair „şeyli“ cümlelerimden, aslolanın ne olduğu ortaya çıkmaktadır. Mesela bugünlük gidin özgür olun. Özgürlüğünüzü yaşayın. Yarında yaşayın. Daha sonra da. Sizin özgürlük dediğinizi! Ya sonra? Sizin yaşadığınız gerçek olsa, yani aslolan o olsa zamanla, mekânla ya da fiille tartılamaz. Asıl olan şey her zaman perdeler arkasında gizlidir. Sizin inanmış olduğunuz; perdeye bir tarafınızı dönüp, nerenizi beyin olarak kullandığınızı göstermek gibi bir şey.

Gerçek olan özgürlüğe ulaşmak için, önce beyninle yola çıkacaksın. Maddeye bakıp ruhunu kavrayacaksın. Sonra anlayacaksın ki beyin bunları anlamada yetersiz... İşte o zaman karar vereceksin ki gerçeğe ulaşmak için beyni öldürmek gerek. Sonra da kalbin yolu açılacak.

Bütün bunları aklıma almıyor ama kalbime sığıyor.“

Bu anlattıklarım aslında çok karışık konular. Çizilmiş bir resmi kelimelerle anlatmaya çalışmak gibi bir şey. Ne kadar anlatırsan anlat, yazdıklarının hiçbir zaman resmi tanımlayamaz misali. Zaten tüm bu yazdıklarımla, yazmak istediğim aynı şeyler değil. Ben sadece duruma, mekâna göre kişilik değiştiren insanları görünce, rabbimin bukalemunu yaratmasındaki sırdan mütevellid etmiş olduğum tefeffürden bahsedecektim. Ancak bahsetmek istediğimin daha geniş bir kümesine karalamalar yapmış bulundum. Bukalemunla alakalı sövgü ve karalamalarımı belki başka bir baharda değinirim.

Saygılarımla…

Yazar Hakkında

Süleyman Kahraman

Süleyman Kahraman

Doğum yeri, kaybedilen toprakların aziz hatıraları sayılacak topraklardır. Daha henüz emekleme safhasında iken Türkiye’ye adım atarak 21 sene T.C topraklarından ayrılmadı. Bir senelik Karl Marx Stadt’da eğitimine yama yaparak, makine mühendisi olma yolunda özgeçmişine bir parantez ekledi. İlkokul ve liseyi İstanbul’dan önceki başkentte, üniversiteyi ise sanayi göbeği Kocaeli’nde okudu. Birkaç deklanşör hamlesiyle fotoğraf işinde amatör, birkaç karalamayla da yazmakta…

 

Kafa Kâğıdı:    

 

 

Online dergiler Online dergiler