×

Uyarı

JUser: :_load: 948 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

Kirletilmiş Mevsim

Aktif .

“Tüm renkler hızla kirleniyordu önceliği beyaza verdiler.” Diyordu Özdemir Asaf kendine özgü üslubuyla ve okuyucuya,  açılınca sanki cenneti kapısı açılmışçasına bir his veren kapalı anlatımıyla.

Şimdi nisan ayındayız, uzun zamandan sonra tekrar hatırladım Özdemir Asaf’ı ve onun en çok sevdiğim dizesini. Ama bu sefer daha farklı bir şekilde hatırlıyorum: Aylar hızla kirleniyordu önceliği mayıs ve hazirana verdiler. Nasıl renklerden öncelikle beyazı seçmişseler, aylardan da mayıs ve Haziranı seçmişlerdi.

Bu ayların her birimiz için bir ağırlığı var.(ÖSS, Ales…)Sanki hayatımızın tüm ağırlığı bu iki aya yüklenilmiş.

Ama bu aylarda, diğer ağaçlardan farklı olduğunu inatla göstermek ister gibi mor yapraklarıyla gözüküyor erguvan ağaçları her bir yanda ve doğanın sarsılmaz düzeni tüm harikalarıyla kendini gösteriyor. Hayat yüklediği sorumluluklarla bizi olduğumuz yere sabitlerken, en hünerli halini sergiliyor dışarıda. Biz fedakârlık yaptığımızı zannediyoruz bu güzelliklerden kendimizi mahrum bırakarak ama gerçekte hayat bizle alay ediyor. Çünkü hayat hiçbir fedakârlığımızın karşılığını vermiyor. Biz ne zaman fedakârlıklar yapmış hayat işçileri olarak, hak ettiğimizi düşündüğümüz mutluluğu hayattan almaya gittiğimizde pişkince “Yok” diyor; beklide yoktur ama hayat bize en büyük kötülüğü yeni, yeni ümitler verip başından sağmakla yapıyor. Ve biz o ümitler yüzünden hiçbir zaman elde edemeyeceğimiz mutluluğun peşinden gidiyoruz. O ümitler yüzünden tekrardan fedakârlık yapmaya başlıyoruz. Aldanıyoruz ama en çok da kendimizi aldatıyoruz; çünkü bu ümitlerin bizi oyaladığı gerçeğini kabullenmek zor geliyor bizlere.

Tabi bu sırada Erguvan çiçekleri soluyor. Başka, başka çiçekler açıyor ama onlarda soluyor. Biz bu sıra ümitlerimizin peşinden koşuyoruz; bu yüzden, şehre keman üzerine yazılmış en zor, beklide en güzel konçerto olarak bilenen Çaykovski’nin keman konçertosunu çalmak için bir orkestra geldiğinde dahi, ”Şimdi olmaz” deyip ümitlerimiz için kendimizi hayatın en güzel ve en mahrem yanından mahrum bırakabiliyoruz.  Nihayetinde, ümitlerimiz ya her zaman ümit olarak kalıyor ya da unutuluyor; hayat işçileri mevsimlerden en güzelinde doğanın en güzel yanlarını göremeden ve en güzel, en mahrem zevkleri tatmadan yaşlanıyor. Sonra fedakârlık edecek bir şeyleri kalmıyor. Hayat da artık onlardan vazgeçip, daha başkalarıyla alay etmeye devam ediyor. Bizim gibi, senin gibi…

Online dergiler Online dergiler